Kılıçdaroğlu’ndan Aile Bakanı Selçuk’a sert eleştiri: “Akla bak, emekliye lütuf diye sana maaş verdik diyor, kepazelik!”

featured

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şu şekilde:

Azerbaycan’dan hoş haberler gelmiyor. İşgal altında olan bir devlet mücadele veriyor. Dünyanın bütün demokratların, bu haklı talebin yerinde konumlanması gerekiyor. Toprakları işgal edilmişse bu işgalden kurtarılması gerekiyor. Sayın Aliyev, Ermeni halkıyla bir sorunumuz yok diyor, topraklarımız işgal altında bu işgalden kurtarmak zorundayız diyor. Haklı mı? Haklı. Ermenistan’ın işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmesi gerekiyor. Daha fazla kan akmaması için… Sivilleri bombalıyorlar. Bu tablodan da, bu tablonun oluşumundan da Ermenistan’ı vazgeçmeye davet ediyoruz.

Rusya’da konuşuluyordu. Devlet başkanları ve Rusya oradaydı ama Türkiye yoktu. Bunu da tüm vatandaşlarımızın hafızalarında tutmasını isterim. Madem ki kendi sorunumuz olarak görüyoruz, neden Türkiye yok? Bunu da bütün vatandaşlarım hafızasında tutmalı.

10 EKİM ANKARA GARI KATLİAMI

Ankara Garı’nda canını kaybedenleri andık. Barış isteyen dostluk isteyen bir kiteleye 2 canlı bomba müdahale etti. 101 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hala olay bütün boyutlarıyla aydınlığa kavuşmuş değil. Terör kimden gelirse gelsin, kaynağı ne olursa olsun terörü bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Terörle mücadeleyi de bir milli mücadele olarak görüyoruz. Herkes böyle bilsin. Terör tanımıyla ilgili olarak, bizimle diğerleri arasında bir fark var, terörist eline silah alıp insan öldürüyorsa terörist her yerde teröristtir.

Bütün canlıları, kainatı seviyoruz. Gelecek çocuklarımız, torunlarımız güzel bir ekosistem içinde doğma hakları var. Bizim 2. yüzyıla çağrı beyannamemizin maddelerinden biride budur. Bu dünyanın hakkını bizden sonra gelecekler için de korumak zorundayız. Bu yüzden bir ağacı yakmak en büyük günahtır. Hele bir ormanı, hayvanları, kuşları yakmak… Hangi ahlak kabul eder, hangi vicdan kabul eder. Efendim teröristler yaptı. Tabii ki teröristler yapar.  Zaten onlar terörist. Ha bir insanı öldürmüşsün, ha bir ağacı yakmışsın. Bu konuda daha dikkatli olmak zorundayız.

Her mücadelenin mutlaka haklı bir yönü vardır. Siz, haklılığınız kanıtlamak için, hizmet etmek için devleti adaletle yönetmeye çalışırsınız, adaletle yöneteceksiniz ki haklıyla haksız birbirinden ayrılsın. Yönetici kibiri kendi dünyasında yaşamaz. Alçak gönüllü olmak zorundadır.

Bir ekonomik buhran yaşıyoruz. Milyonlarca gencimiz işsiz, esnaf siftah yapamıyor. Çöplerden yüz binelerce kişi beslenmeye çalışıyor. Ve devleti yöneten kişi olarak siz, “Yoksullukla sabredin” diyorsunuz. Beyefendi sen niye sabretmiyorsun? Hak talebinde bulunma diyor sana. Ben yönetiyorum, ben asarım, ben keserim şimdi sıra sende sen sabredeceksin diyor. Beyefendi sen bir sabır gösteriyor musun? Bir elin yağda bir elin balda. Yazlık, kışlık, uçan sarayların var. Bütün bunların yükünü ‘sabredin’ dediğin vatandaş çekiyor!

BAKAN SELÇUK’A ‘EMEKLİ AYLIĞI’ TEPKİSİ

Baştaki kibirli olunca yöneten kadroların da tamamı kibirli oluyor. Çalışma Bakanı çıkıp emeklilere 674 lira emekli maaşı ödendiğini söylüyor. Ben sana iki yılda bu kadar para verdim öp de başına koy diyor. Emekliye aylık vermişler, bunu bir övünç meselesi olarak gösteriyorlar. Sen bu emeklinin hangi koşullarda emekli olduğunu biliyor musun? Kaç yıl çalıştığını biliyor musun? Devlete ne kadar vergi ödediğini biliyor musun? O primleri senin nasıl çar çur ettiğini biliyor musun? Şimdi lütfetmiş ben sana emekli aylığı veriyorum diyor. Şu kepazeliğe bakar mısınız. Bunlar devlet yönetiyorlar.

Hiç kimse kendini sahipsiz sanmasın. İster esnaf, ister çiftçi, ister sanayici, ister işsiz, ister sanatçı… Bu ülkenin, bu vatanın, bu bayrağın sahibi var. Onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

“FAİZ ÖDEMEDE DÜNYA LİDERİYİZ”

Saray hükümeti tefeci hükümetidir. Keşke beni mahkemeye verseler, rakamları götürüp hakimin önüne koyup söylesem. Faizle esnafa para verdiler, takside bağladılar ödücekler, faiziyle beraber.

Türkiye 2.5 milyar dolar borçlandı. 6.4 faizle. E hani Almanya bizi kıskanıyordu. Hani Türkiye güçlü bir ülkeydi. Hani dünya lideriydik biz? Doğru, faiz ödemede dünya lideriyiz. Faiz haramdır, faiz günahtır… Peki bu ne? Kimin parasıyla sen bu borcu alıyorsun, kim ödeyecek? Kalyon İnşaat mı ödeyecek? Hayır. Son 8 ayda bu memleketin, 83 milyonun Londra’daki bir avuç tefeciye ödediği borç 728 milyar dolar. E Saray’da oturan zat, sabredin diyorsun. 728 milyar doları 8 ayda ödeyen bu millete nasıl sabredecek. Ne zaman milletin yakasından düşeceksin?

BARO TEPKİSİ

Baroları engellediniz. Siyasi partilerin her şeyleri serbest. Ama baro seçimi yasak. Niçin? Saray’a kölelik yapan bir kişiyi yerinde tutabilir miyiz diye. Bunu istiyorlar. Uğraştılar didindiler, nihayet İstanbul’da bir baro kurdular. Şimdi Ankara’da kamu avukatlarına baskı yapıyorlar. Kamu avukatlarına sesleniyorum, atacağın her imza hukuka ihanettir. Atacağın her imza, adalete ihanettir. Atacağın her imza kendi mesleğine ihanettir. Hakkı hukuku ve adaleti savunuyorsak, benden daha fazla sen savunakcsın.

EĞİTİM POLİTİKALARI

30 milyon veli var, anne-baba çocuğunun eğitiminden ve sağlığından kaygı duyuyor. Her anne- babanın, ideali çocuklarının iyi eğitim almasıdır. Bir anne- baba çocuğunun iyi eğitim almasından sonra çocuğuyla gurur duyacak.

Devleti yönetlerden, liyakatın önemli olduğunu söyledik. Öğretmenle eğitimle ilgili konuları kimler bilir? Öğretmenler, o konuda araştıranlar, o konuda sınıfa girip tebeşir tozunu yutanlar bilir. Eğitimle ilgili bir düzenleme yapılacaksa, oturur uzuzn uzun konuşursunuz uzmanlarla. Peki, bunlar ne yaptılar? 4+4+4 sistemini getirdiler. Peki bu eğitim şuralarında görüşüldü mü? Hayır. Peki, bu kanun teklifini parlemontaya verenler eğitici miydi? Hayır hiçbirinin alakası yoktu. Şimdi, bu acı tablodan ders çıkarmak ve gereğini yapmak zorundayız. Çocuklarımızı neden kobay olarak kullandılar? Düşündükleri şey, çocuğu okula alalım, çocuğu yetiştirelim bize oy versinler. Ama o çocuğun elindeki telefonla dünayaya erişebildiğnin farkında değildi. Tek tip çocuk yetiştirmek istediler.

Eğitimi aynı zamanda, rant uğruna kullandılar. 18 yılda eğitim sistemi nasıl bu hale geldi.

7 MİLYON 695 BİN ÖĞRENCİ EBA’YA ULAŞAMIYOR

12 Mart’ta okulun tatil edileceğini MEB Bakanı değil, İbrahim Kalın açıkladı. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü… Yetkileri olmayan MEB Bakanı orada oturuyor, bütün yetki Saray’da. Devletteki çürümüşlüğe bakın.

23 Mart’tan itibaren uzaktan eğitim başlayacak diye açıklandı. Dünyanın en iyisi Çin, ondan sonra da biz geliyoruz diye açıkladılar.

Dünyadan ne kadar haberleri var şuna bakar mısınız. Sonuç, EBA’ya geçildi, 7 milyon 695 bin öğrenci EBA’ya ulaşamıyor. Öyle ya Çin’den sonra en iyisi biziz. Mizah konusu yapsanız abartı derler ama hayatın gerçeği bu. EBA’nın canlı kapasitesi 1 milyon öğrenci. Siz 15 milyon öğrenciyi eğitmeye kalkıyorsunuz. Erdoğan’ın gazıyla, dünyanın en mükemmel en gelişmiş devleti.

Okullar açılsın mı açılamasın mı tartışıldı. Sonra baktılar bunu yapamıyorlar. 57 bin 340 derslik lazım. Olmazsa, bu çcouklar pandemi koşullarında eğitim alamaycaklar. 16 Mart’tan bu yana bir tek derslik bile yapılmadı. 7 Ekim’de Sayıştay raporları geldi, 138 bin 393 öğretmene ihtiyaç var denildi. Ama öğretmen almıyorlar, çünkü onlar için çocuklarımız değersiz. Her türlü yardımı, desteği vereceğimizi ifade ettim ama bunların hiçbiri olmadı. Neden internet altayapımız yok? Kim engel oluyor? Türk Telekom bizim tarihimizin önemli yatırımlarından. Bunu aldılar, Hariri ailesine sattılar. Türk bankalarından kredi çekti, götürdü devlete verdi, gitti devlet bankalarına yatırdılar. Hariri ailesinin cebinden beş kuruş para çıkmadı. Ben ödemiyorum dedi, al Türk Telekom da senin olsun dedi. Dünyanın en büyük kazığını yedik.

Yapmadılar, alt yapıyı yapmadılar. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2018’e kadar da başkan yardımcısıydı Türk Telekom’da. Hortumculuğun başkan yardımcısıydı.

 

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir