27 Aralık 1949’da dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından imzalanan Fulbright Anlaşması ile Türkiye, 152,5 Milyon dolarlık Marshall yardımı almıştı. ABD’nin Türkiye’ye verdiği bu paranın karşılığı ise Türk eğitim sistemine ortak edilmesi ve müfredatta belirleyici olmasıydı.
Anlaşma ile Fulbright bursu alacak öğrencilerin tespiti için bir komisyon kuruldu. Komisyon 4’ü Türkiye vatandaşı, 4’ü ABD vatandaşı olmak üzere 8 üyeden oluşturuldu. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefinin fahri başkan olduğu komisyonda oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı veriyor. Komisyonun ABD vatandaşı olan 4 üyesinden 2’sinin elçilikteki CIA ajanları arasından seçildiği hep söylenmişti.
‘TÜRKİYE KİLİT ÜLKE’
Bu komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programını belirlemekti. Projenin mimarı, dönemin ABD başkanı Truman’ın meşhur doktrinini “eğitim ve kültür” alanında projelendiren kişi olan senatör William Fulbright’tı. 1946-1953 yılları arasında ABD Senatörü olarak görev yapan William Fulbright, daha çok Amerikan karşıtlığı yüksek ve yer altı kaynakları zengin olan Latin Amerika ülkelerine dönük projeleri ile bilinen sömürgeci bir isimdir.
Bugün projenin başında kızı Harriet Fulbright bulunmaktadır. 2015 yılında Amerika dışındaki ilk Fulbright Enstitüsü’nün açılışına katılmak üzere Türkiye’ye gelen Bayan Fulbright, Hürriyet’e verdiği röportajda “Türkiye’nin anahtar bir ülke olduğunu biliyorum.” diyerek eğitimin önemine dikkat çekmişti. Bugün Fulbright komisyonu aktif bir şekilde işlerini rahatlıkla yürütüyor.
İNÖNÜ’NÜN PİŞMANLIĞI
Yıllar sonra bu anlaşmayı imzalayan İsmet İnönü pişmanlığını şu cümlelerle ifade edecektir ama iş işten geçmiştir.
“Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu. İğfal etmeye çalışıyorlar. Başaramazlarsa işi sürüncemede bırakmaya çalışıyorlar. O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bir görev veriyorum sonucu bana gelmeden, Washington’un haberi oluyor. Sonucu memurlardan önce sefirden öğreniyorum.
…
Böyledir bu işler, peygamber edasıyla size dünyaları vaat ederler. İmzayı attınız mı ertesi günü gelmişlerdir. Personeli gelmiştir, teçhizatı gelmiştir, üsleri gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök. Gitmezler. Ancak bu sorunun üzerine vakit geçirmeden gitmek gerek. Yoksa ne bağımsız dış politika ne bağımsız iç politika güdemezsiniz. Havanda su döversiniz. Fakat sanmayın ki bu kolay bir iştir. Denediğinizde başınıza neler geleceği bilinmez…”
FETÖ’YÜ BÜYÜTEN PROJE
Bugün bile yürürlükte olan Fulbright Anlaşması aynı zamanda bir CIA projesi olan FETÖ’nün eğitim dünyasına açılan bir kapısıydı. FETÖ’yü ABD’ye yerleştiren ve yeşil kart almasında yardımcı olan CIA ajanı Graham Fuller aynı zamanda FETÖ’nün MEB’e çöreklenmesinde de aktif rol oynayan bir ajandı.
FETÖ daha bu tarihlerde Özbekistan ve Kırgızistan’daki okullarında 130 kadar CIA ajanına yataklık yaptı. Türk okulları olarak bilinen okullar deşifre olana kadar CIA’nın birer karargâhına dönüşmüştü. Fulbright anlaşmasıyla kimyası bozulan ve altüst edilen eğitimden istifade eden FETÖ, ne yazık ki Türk okullarından çok sayıda öğrencimizi de devşirdi.
SEDEF KABAŞ DA FULBRIGHT BURSU İLE YETİŞTİRİLMİŞ
Amerikan çıkarlarına hizmet için algı değiştirme taktikleri ile eğitilen ve algıları istenilen seviyeye geldikten sonra Türkiye’ye gönderilen isimlerden biri de geçtiğimiz günlerde tutuklanan Sedef Kabaş.
Şu an cezaevinde ya da firari olan pek çok FETÖ’cü akademisyen-gazeteci gibi isimlerin de özgeçmişlerinde övünerek bahsettikleri Fulbright Bursu’nu alanlar arasında DEVA Partisi lideri Ali Babacan da var.
ABD ÇIKARLARINA HİZMET
Fulbright Bursu ile ABD’de yetiştirilen Sedef Kabaş’ın ABD politikalarının Türkiye’de kabul görmesi için yıllardır uğraştığı biliniyordu. Fulbright Bursu’nun koordinasyonunu yapan FETÖ ile de Kabaş’ın dayanışma ve gönül bağı içinde olduğu yaptığı programlarda
ABD, SEDEF KABAŞ’A SAHİP ÇIKTI
Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden ve Üsküdar’da kaldığı otelde evli bir işadamının odasında gözaltına alınan ve tutuklanan Sedef Kabaş’a ABD’nin sahip çıkması Türkiye’de tepkiyle karşılanmıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasıyla ilgili ABD’nin bu gözaltına alınma olayından “hayal kırıklığı” duyduğunu söylemişti.
Talimatlar FETÖ’den! Sedef Kabaş’ın akıl hocası Tarık Toros çıktı…
