Lütfü Türkkan: “Restoran ve kafeleri kapattılar. AVM’lerin birçoğu zaten kendi yandaşlarına ait. Onların dokunulmazlığı var.”

featured

TBMM’de İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, korona virüsü (Covid-19) salgınıyla mücadele kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan kısıtlamaların yetersiz olduğunu belirtti.

Türkkan, “Sosyal hayatı iyice kısıtlamadan vaka sayılarını aşağıya çekemezsiniz. Ne kadar az dolaşım, o kadar az yayılım demek. Ancak sosyal hayatı kısıtlarken, sosyal devlet olmanın gereğini de yerine getireceksiniz. Yunanistan bile vatandaşlarına 800 Euro, Türk parasıyla 7 bin 320 lira aylık destek ödemesi yapabiliyor. Batmış Yunanistan kadar bile olamadılar” diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’u da eleştiren Türkkan, “Ağustos ayında yaptığım basın toplantısında ‘okulların açılışını erteleyin hatta hiç açmayın’ diye uyarmıştım. 4 gün önce, okulların durumu için ‘Ara tatil başlıyor. Tatilden sonra tüm öğrenciler ve öğretmenler ile okullarımıza dönme’ açıklaması yapan, 4 gün sonrasını bile öngöremeyen ve planlayamayan Milli Eğitim Bakanımızı kutluyorum” dedi.

Türkkan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

AVM’LERİN KAPATILMASI GEREKİR: Hastanelerde yer kalmayınca, sağlık sistemi çökmek üzere kalınca dostlar alışverişte görsün yasaklarını getirdiler. 18 yılda Türkiye’yi üretim değil tüketim ülkesi haline getirdikleri için AVM’lere dokunamadılar. Ama sadece restoran ve kafeleri kapattılar. AVM’lerin birçoğu zaten kendi yandaşlarına ait. Onların dokunulmazlığı var. Sadece kafe ve restoranların kapatılması yetersiz. AVM’lerin de kapatılması gerekli. Sosyal hayatı iyice kısıtlamadan vaka sayılarını aşağıya çekemezsiniz. Ne kadar az dolaşım, o kadar az yayılım demek. Ancak sosyal hayatı kısıtlarken, sosyal devlet olmanın gereğini de yerine getireceksiniz. Yani kafe ve restoranları kapatırken orada istihdam edilen, haftalık ve günlük kazanan insanlarımızı da mağdur etmeyeceksiniz.

O PARA BUGÜNLER İÇİNDİ: Bugün yeme-içme sektöründe yaklaşık 2 milyon insan istihdam ediliyor. Ama görüyoruz ki aileleriyle beraber 8 milyona ulaşan insanımıza destek için devletin kasasında para bırakmadınız. Oysa para vardı. Pandemi döneminde hiç de acelesi olmayan bir işi davet usulüyle hepimizin bildiği o malum şirkete verildi. Erteleyebilirlerdi. Üstelik 9,5 milyar liraya ihaleyi verdiler ve vergiden de muaf tuttular. Alın size kaynak. O para bugünler için gerekliydi. O parayla en azından salgın etkisini kaybedene kadar aileleriyle birlikte ortalama 8 milyon kişiye destek sunabilirdiniz.

KORONA DEĞİL SİZİN DÜZENİNİZ ÖLDÜRÜR: Size göre ekonominin dönmesi demek inşaat sektörüne tam gaz devam etmek, araç geçiş garantili otoyollar, köprüler demek. Dedikleri gibi insanları korona değil ama sizin bu düzeniniz öldürür. Kısıtlamalar gerekli. Kısıtlamaya karşı çıkan vatandaşlarımız da var. Ne yiyeceğiz ne içeceğiz diye. Asıl sorgulanması gereken, Yunanistan bile vatandaşlarına 800 Euro, Türk parasıyla 7 bin 320 lira aylık destek ödemesi yapabiliyor. Batmış Yunanistan kadar bile olamadılar.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NI 4 GÜN SONRASINI ÖNGÖREMİYOR: Koronavirüs tedbirleri kapsamında yıl sonuna kadar yine uzaktan eğitime dönüldü. Ben ağustos ayında yaptığım basın toplantısında ‘okulların açılışını erteleyin hatta hiç açmayın’ diye uyarmıştım. 4 gün önce okulların durumu için ‘Ara tatil başlıyor. Tatilden sonra tüm öğrenciler ve öğretmenler ile okullarımıza dönme’ açıklaması yapan, 4 gün sonrasını bile öngöremeyen ve planlayamayan Milli Eğitim Bakanımızı kutluyorum.

BAKANLIK BÜTÇESİNDEN KISILMALI: Sağlık Bakanlığı’nın “bütçemiz yetersiz” itirafı oldukça önemli. Yapılması gereken pandemi döneminde işlevi azalan Bakanlıkların ve kurumların bütçesinden kısmaktır. Pandemiyi inşaatla, TOKİ’yle yenemezsiniz. Bakanlığın bütçesindeki bu kalemler düşürülmelidir. Koronavirüsle mücadele ederken, salgını araç garantili otoyollarla uzaklaştıramazsınız. Salgınla mücadelede ihtiyacımız olan, belki de milyonlarca insanın aşı ihtiyacını karşılayacak paralar asfalta, betona gömülmeye devam ediyor.

ACI REÇETENİN ÖRNEĞİ: Acı reçeteden bahsediyorsunuz ya. Alın size acı reçete hikayesi; İstanbul’da yaşayan 70 yaşındaki emekli tesisat ustası vatandaşımız hasta eşini tedavi ettirebilmek için kredi çekip borçlandı. Borcunu ödeyebilmek için de böbreğini satılığa çıkardı. Acı reçetenin gerçek örneği burada.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir