“Termik santrali koruyamadık, nükleer santrali nasıl koruyacağız?” endişesi! Ya Akkuyu’da olsaydı…

featured

Milas’ta tüm çabalara rağmen günlerdir söndürülemeyen orman yangını, Kemerköy Termik Santrali’ne ulaştı. Bölgedeki yangını günlerdir sosyal medya hesabından paylaşarak yetkililerden havadan yardım isteyen Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, yangının termik santrale dayandığını söyledi.

Alevlerin esir aldığı termik santralde 40 bin ton kömür mü var? Şok iddialar…

TERMİK SANTRAL NEDİR?

Fosil yakıtlar kullanılarak su buharı oluşturulması ile trübünlerin hareket ettirildiği termik santraller bu sayede elektrik enerjisi üretiyorlar.

Yani enerji üretiminde nükleer enerji değil, fosil yakıtlardan elde edilen enerjiler kullanılıyor. Bu da olası bir orman yangını içerisinde kalsa dahi söz konusu termik santralde büyük bir patlama olması riskini en aza indiriyor.

Yine böyle bir durumda vatandaşların endişe ve korku yaşamasına neden olabilecek bir radyoaktif sızıntı ihtimali de bulunmuyor. Ancak böyle bir yangından etkilenmesi ve termik santralin çalışmalarına zorunlu olarak ara vermesi durumunda elektrik üretiminde sorun yaşanacağı için elektrik ihtiyacını santralden karşılayan bölgelerde zorunlu elektrik kesintileri yaşanabileceği, bu bölgelere başka kaynaklardan transfer yapılana kadar elektrik verilemeyeceği belirtiliyor.

YA NÜKLEER SANTRAL OLSAYDI?

Dünya Çernobil felaketi sonrası enerji santralleri nedene ile büyük korku yaşarken termik santralleri, NGS projelerinden farklı olduğu için olası bir yangın durumunda dahi bir çevre felaketi yaşanması ihtimali bulunmamaktadır.

Termik santralin yanması ya da patlaması durumunda (yangın nedeni ile termik santralin patlaması ya da büyük bir patlama yaşanması riski de bulunmaktadır) radyoaktif sızıntı tehdidi bulunmamaktadır.

Nükleer patlamaların sonucunda atmosferin en alt katmanı olan troposfere ulaşan enerji dört ana gruba ayrılmaktadır. Bu gruplardan patlamanın sonucu olarak oluşan tahrip kısmı, toplam gücün %40-50 sini oluşturmakta, termal radyasyon ise tüm enerjinin %30-50 sine tekabül etmekte ve geri kalan enerjinin %5-10’luk kısmını çöküntü radyasyon, %5’lik kısmını ise iyonlaşan radyasyon oluşturmaktadır.

Nükleer patlamalar daha çok mantar bulutuyla özdeşleştirilse de bu bulutlar kimyasal patlamalarda da oluşabilir. Çünkü nükleer patlama kendi içinde farklı patlamalar oluşturarak etrafa radyasyon ve ciddi derecede radyasyona maruz kalmış bir enkaz bırakmaktadır.

NÜKLEER PATLAMANIN ETKİLERİ

Nükleer patlama sonucu habitat ciddi zararlara maruz kalmakta, çölleşmekte insan ve bitki örtüsü kıyımının yanı sıra toprağa ve atmosfere yayılan radyoaktif madde nedeniyle kansere yakalanma oranı ve sakat doğum vakalarında da gözle görülür bir şekilde artış gözlenmektedir. Patlamanın tesirinde kara veya su altında olmasının farklı etkileri olabilir. Şöyle izah edecek olursak açık alanda olmasının aksine nükleer patlama su altında meydana geldiğinde büyük bir kısmı absorbe  edildiği ve etki alanı azalırken fakat patlamanın şiddetinin daha yüksek olacağı unutulmamalıdır. Aynı şekilde ortaya çıkan şok dalgası patlama sonucu ortaya çıkan radyasyonun ortamdaki hava, su veya kaya ile etkileşime girerek onu buharlaştırana kadar ısıtmasıyla meydana gelir. Fakat örneğin patlamanın su altında oluşması veya çevresel faktörlerle enerji atmosferle etkileşime girerse ateş patlaması oluşur ve çıkan enerji merkezden dışarı doğru genişler, yanma ile ateşlenme meydana gelir ateşlenme olmazsa mantar bulutu oluşur, Nükleer patlama alışılagelmiş yok etme yöntemlerinden ve silahlardan kıyasla daha büyük tahrip gücüne sahiptir.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir