Terör örgütü PKK’nın kanalında Türk Silahlı Kuvvetlerine ‘kimyasal silah’ iftirası atan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkındaki skandallara bir yenisi daha eklendi.
Adnan Oktar örgütünün geçmişte tüm hukuk işleri ile ilgili süreçlerin içinde bulunan ve etkin pişmanlıktan yararlanan F.K, önceki gün Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde ek bir ifade vererek bu örgütle Fincancı arasındaki bağlantıları anlattı.
F.K. ifadesinde Fincancı ile örgüt yöneticilerinden Halil Hilmi Müftüoğlu’nun yakın ilişki içinde olduğunu bildiğini belirterek Fincancı’nın kızı Kardelen Fincancı Daban’ın şu anda cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar örgütünün ileri gelen isimlerinden Meltem Arıkan Daban’ın adını bilmediği erkek kardeşi ile evli olduğunu ileri sürdü.
İtirafçı F.K, ifadesinde şunları anlattı:
Örgütün 1999 yılında yapılan polis operasyonunda kendilerine yönelik işkence yapıldığına dair iddiaları vardı. Gerçekte kendilerine uygulanan bir işkence olmamasına rağmen o dönem gözaltındayken verdikleri ifadeleri daha sonradan inkâr ederek hukuken geçersiz kılabilmek adına bu işkence iddiasını ileri sürmüşlerdi.
Şebnem Korur Fincancı da o zaman bir kısım örgüt üyesine işkence yapıldığına dair ücreti karşılığında özel mütalaalar vermişti. Bu mütalaalar alınırken üniversitenin döner sermayesine belli bir miktar ödeme yapılır ve Şebnem Korur Fincancı’nın görevlendirilmesi talep edilirdi.
Daha sonra da kendisine açıktan yüksek meblağlar ödenerek mütalaalar alınırdı.
Adnan Oktar örgütüne ilk operasyon 1999 yılında yapılmıştı. Örgüt F.K’nın da dediği gibi aradan tam 7 yıl geçtikten sonra “Bize işkence yapıldı” iddiasıyla İstanbul Adli Tıp İhtisas Kuruluna başvurmuştu.
Fincancı 1997’de başkanı olduğu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından pek çok defa uzaklaştırılmış olmasına rağmen İdare Mahkemesi ve YÖK kararı ile geri dönmeyi başarmıştı.
TTB Başkanı Fincanı, Adnan Oktar örgütü üyeleri başvurduğunda kurumun başındaydı ve örgüt mensupları için “İşkence gördüler” raporu vermişti.
İfadesinde Fincancı’nın bu raporları vermekle kalmayıp örgüt lehine tanık olarak ifade verdiğini de anlatan F.K. yine örgütün elemanlarından M.C.G. adlı doktorun hatalı tedavisi sonucu ölüm riski taşıyan bir kadın hastanın şikâyetinde de devreye girdiğini ve “Doktor hatası yoktur” raporu düzenlediğini belirtti.
