“Öğretmenime bilgisayarımın olmadığını söylemeye çekindim. Öğretmenim de derse neden katılmadığımı sormadı…”

featured

“Bilgisayarımız ve internetimiz yok, alacak gücüm de yok. Eski model bir televizyonumuz var. EBA TV’nin frekansını ayarlasın diye televizyoncu çağırdım ama yapamadı…”

“Evimizde internet her zaman çekmiyor. Çocuklar da internetin çekmesi için çatıya çıkıyor…”

“İnternetimiz var ama bilgisayar yok. Olsa bile üç çocuğum var hangisine açacağım…”

“Şehrin göbeğindeyiz, 8 bin nüfusluk yerde 6 yıldır okul yok. Uzaktan eğitimin altyapısı da yok. Çocuklar okuldan uzaklaştı, okulu bırakıp çalışanlar var…”

“Öğretmenime bilgisayarımın olmadığını söylemeye çekindim. Öğretmenim de derse neden katılmadığımı sormadı…”

“Ablamla canlı ders saatlerimiz aynı, o girdiğinde ben giremiyorum…”

Mardin, Diyarbakır, İstanbul, Antalya ve Batman’da yaşayan öğrenciler ve onların velilerine ait bu sözler.

Covid-19 salgını nedeniyle bahar dönemini uzaktan eğitimle tamamlayan 18 milyon öğrenci, 31 Ağustos’ta yeni eğitim ve öğretim yılına da uzaktan başladı.

18 Eylül’e kadar yapılacak telafi eğitiminin ardından 21 Eylül’de yüz yüze eğitime geçilmesi planlanırken,  Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dün (8 Eylül) yüz yüze eğitime sadece okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerinin başlayacağını söyledi.

Yüz yüze eğitimin ne zaman başlayacağı şimdilik belirsizliğini koruyor. Uzaktan eğitim de kimi öğrenciler için eğitimdeki eşitsizliği derinleştiriyor.

Öğrencilerin yaşadıkları sorunlar kentlere ve sosyo ekonomik yapıya göre değişiklik gösterse de yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan ailelerin çocukları, uzaktan eğitime erişemiyor. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan öğrenciler, bilgisayar, internet şöyle dursun, televizyona dahi erişmekte zorluk çekiyor.

Bakan Selçuk, 29 Mart’ta uzaktan eğitimle ilgili yaptığı bir açıklamada, öğrencilerin yüzde 20’sinin yani 3 buçuk milyona yakınının internete erişmediğini ifade etmişti.

9 Haziran’da açıklama yapan Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) ise 18 milyon öğrencinin yüzde 59,9’unun yani 10 milyona yakınının internet erişim sorunları yaşadığını belirtmişti.

Öğrenciler ve velilerle yeni dönemdeki 10 günlük uzaktan eğitim sürecini konuştuk. Telefon üzerinden ulaştığımız öğrencilerin ve velilerin hemen hepsi internet ve bilgisayara sahip olmadıklarını belirtiyor.

“Her zaman internet yükleyemiyorum”

Hayriye Çelik, Mardin’in Nusaybin ilçesinde yaşıyor. Dört çocuğu var, üçü okula gidiyor. Çocuklarından biri 9 sınıfa, bir diğeri 6. sınıfta. En küçüğü ise birinci sınıfa başlayacak. Evlerinde bilgisayar ve internet yok. Üç çocuğunun da televizyon üzerinden dersleri takip etmeye çalıştığını söylüyor:

“Cep telefonuna her zaman internet yükleyecek durumum yok. Çocuklar geçen dönem de televizyondan derslerini yapıyorlardı şimdi yine televizyondan bakıyorlar. Biri bitiriyor, diğerinin dersi başlıyor.

“Bazen de ders saatleri aynı zamana denk geliyor, o zaman biri bakıyor diğeri kalıyor. Çocuklar öğretmenlerine soru soramadıkları için zorlanıyorlar, okula gitmek istiyorlar ama yapacak bir şey yok. Mardin’de çok fazla hasta var. Okula gitmelerini istemiyorum, çünkü korkuyorum.”

“Biri dersi takip etse diğeri kalıyor”

Cihan Akmeşe de Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Tandır Köyü’nde yaşıyor. 12 sınıf, 7. sınıf ve 4. sınıfa giden üç çocuğu var. Onların da bilgisayar ve interneti yok. Ayrıca köylerinde okul da yok. Çocuklar, okul için 15 dakikalık mesafedeki Sulak Köyü’ne gidiyorlar.

“Uzaktan eğitim mi, okuldan eğitim mi?” hangisini tercih edeceklerini bilemediğini ifade ediyor Akmeşe. Ama kendilerine tercih yapma hakkı tanınmadığının da altını çiziyor:

“Evimizde bilgisayar, internet yok. Cep telefonundan derslere katılıyor çocuklar. Tek telefon olduğu için biri dersi takip ediyor diğeri kalıyor. Daha çok 7. sınıfa giden çocuğuma telefonu veriyorum.

“Çünkü o seneye sınava girecek, derslerden geri kalsın istemiyorum. Liseye giden oğlum da kendi telefonundan dersleri takip ediyor. 4 sınıfa giden çocuğuma ise televizyondan baktırıyoruz. Ama televizyondaki derslerden pek bir şey anlamıyor.

“Biri dersi takip etse diğeri kalıyor”

Cihan Akmeşe de Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Tandır Köyü’nde yaşıyor. 12 sınıf, 7. sınıf ve 4. sınıfa giden üç çocuğu var. Onların da bilgisayar ve interneti yok. Ayrıca köylerinde okul da yok. Çocuklar, okul için 15 dakikalık mesafedeki Sulak Köyü’ne gidiyorlar.

“Uzaktan eğitim mi, okuldan eğitim mi?” hangisini tercih edeceklerini bilemediğini ifade ediyor Akmeşe. Ama kendilerine tercih yapma hakkı tanınmadığının da altını çiziyor:

“Evimizde bilgisayar, internet yok. Cep telefonundan derslere katılıyor çocuklar. Tek telefon olduğu için biri dersi takip ediyor diğeri kalıyor. Daha çok 7. sınıfa giden çocuğuma telefonu veriyorum.

“Çünkü o seneye sınava girecek, derslerden geri kalsın istemiyorum. Liseye giden oğlum da kendi telefonundan dersleri takip ediyor. 4 sınıfa giden çocuğuma ise televizyondan baktırıyoruz. Ama televizyondaki derslerden pek bir şey anlamıyor.

“EBA’nın interneti çekmiyor”

“Evimizde internet her zaman çekmiyor, çocuklar da internetin çekmesi için çatıya çıkıyor. Bir haftada 5 GB bitti. EBA 8 GB internet yüklüyor ama  uygulama EBA’dan değil benim kendi internetimden kullanıyor.

“EBA’nın interneti hiç çekmiyor, donuyor, ben de yeniden internet yükledim. Eve internet çekmeyi düşündük ama ana hat olmadığını söylediler. Kablosuz ağ alın dediler.

“Bizim köyde okul da yok. Çocuk sayısı az diye başka köye gidiyorlar. Servisle gidiyorlardı. Bir yandan okulun açılmasını istiyoruz ama bir taraftan da hastalık nedeniyle korkuyoruz. Bilgisayarımız yok, internetimiz yok. Bilgisayar alacak gücümüz de yok. Nasıl olacak bilmiyoruz.”

“EBA TV’nin frekansını ayarlayamadılar”

Mardin’in Derik ilçesi Beşbudak Köyü’nde yaşayan Mizgin Ayav ise çocuklarının uzaktan eğitimden hiç faydalanamadığını belirtiyor. 6 çocuğu var. Üçü okula gidiyor. Eşini 6 yıl önce kaybetmiş. Eşinden kalan maaşla güç bela geçindiğini söylüyor: “Çocuklarım 6. sınıf, 2. sınıf ve 1. sınıfa gidiyor. Uzaktan eğitimdeki derslere katılamadılar.

“Çünkü bilgisayarımız ve internetimiz yok. Bilgisayar internet alacak gücüm de yok. Ben ara sıra cep telefonuna 2 GB ancak yüklüyorum. Ama hemen bitiyor. Derse katılamıyorlar. Eski model bir televizyonumuz var. Televizyoncu çağırdım, EBA TV frekansını ayarlasınlar diye ama yapamadılar, olmadı.

“Geçen dönem de derslere katılamadılar. Çocuklarımın okumasını istiyorum. Okumazlarsa işsiz güçsüz kalacaklar, yokluk çekecekler ama okutmaya da imkânım yok. Bir taraftan hastalık bir taraftan çocuklarımızın hayatı, arada kaldık.”

“İnternetimiz var ama bilgisayar yok”

Gülşen Yalçın Yılmaz da Antalya Konyaaltı’nda yaşıyor. 21 yaşında üniversiteye giden bir kızı ve ikizleri var. İkiz çocuklarından biri otizmli, 3. sınıfa gidiyor. Bir diğer çocuğu ise 4. sınıf öğrencisi. Evinde internet var ancak bilgisayar yok. Uzaktan eğitimi sadece EBA TV üzerinden takip ettiklerini anlatıyor:

“EBA internet paketinden faydalanamadım. EBA programını cep telefonuna indirdiğimizde ise virüs geldi. Yükleyince ‘sistemden çıkarıldınız’ diye sürekli mail geliyordu. Bahar döneminde de canlı yayınlara katılamadık, şimdi de katılamıyoruz. Sadece EBA TV’den izliyoruz.

“İnternetimiz var ama bilgisayar yok. Olsa bile üç çocuğum var hangisine açacağım ki… 21 Eylül’ kadar geçen senenin derslerinin telafisi yapılacağı söylendi ama üçüncü sınıfa giden otizmli çocuğumun öğretmeni direk derslere başladı. Onu da canlı yapıyor, katılamadığımız gibi çocuk uzaktan anlamakta da zorlanıyor.

“CİMER’e yazdım yardım etmediler”

“Üniversiteye giden kızım ‘bilgisayar yok ben ne yapacağım’ diyor. ‘Telefonla idare et’ dedim. CİMER üzerinden MEB’e durumumu yazdım, yardım talep ettim. Onlar da Antalya Valiliğine bildirmiş. Valilik ise Konyaaltı Sosyal Hizmetlere iletmiş. Sosyal Hizmetler ‘kiranız yüksek olduğu için size yardım yapayız’ diyor.

“Benim otizmli çocuğum var ve evden kaçma ihtimali olduğu için ancak güvenlikli sitede oturabiliyorum. Antalya’da da güvenlikli site çok fazla yok, olanın da kirası yüksek. Çocuğum için böyle bir yerde oturmaya mecburum. Eşimin emekli maaşıyla geçiniyoruz. Ama kiramın yüksek olduğunu gerekçe göstererek yardım yapmadılar.”

“6 yıldır uzaktan eğitim görüyoruz”

“Biz zaten 6 yıldır uzaktan eğitim görüyoruz” diyerek başlıyor konuşmaya Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde oturan Hüsamettin Köşk.

11 ve 14 yaşlarında okula giden iki çocuğu var. Her ikisinin de internet ve bilgisayar olmadığı için uzaktan eğitimden yeteri kadar faydalanamadığını söylüyor:

“Cep telefonundan dersleri takip etmeye çalışıyorlar. Ben çalışıyorum her zaman evde değilim, eşimin telefonundan takip ediyorlar. Ama ders saatleri çakışıyor, biri baksa diğeri kalıyor. Bilgisayarımız yok, Yenişehir’de doğru düzgün internet altyapısı da yok. 4 GB internet yükledim bir haftada bitti.

“Çocuklarımız Allah’a emanet. Şehrin göbeğindeyiz 8 bin nüfusluk yerde 6 yıldır okul yok. 11 km metre uzağa gidiyorlar. Pandemi döneminde okulları açsalar bile nasıl gidecekler? Uzaktan eğitimin altyapısı da yok. Çocuklar okuldan uzaklaştı, okulu bırakıp çalışanlar var.”

“Ablamla aynı telefonu kullanıyoruz”

Köşk’ün 11 yaşındaki Elif de şöyle diyor: “Ablamla canlı ders saatlerimiz aynı, o girdiğinde ben giremiyorum. Bazı konularda da zorlanıyorum. Uzaktan eğitimden fazla anlayamıyorum. Bilgisayarımız ve internetimiz yok. Ablamla bir telefonu kullanıyoruz. Bana bilgisayar ve internet gerekiyor. Okulumuzu açacaklarsa da servis gerekiyor.”

“Eksiğiniz var mı diye soran yok”

Batman merkezde yaşayan Yusuf Şen’in 6. sınıf, 9 sınıf ve üniversiteye giden üç çocuğu var. Evlerinde bilgisayar ve internet yok. Eski model bir telefonu olduğunu ve evlerinde sadece en büyük oğlunda akıllı telefon olduğunu belirtiyor: “Zaten büyük oğlum da çalışıyor, evde olmuyor.

“Televizyondan izliyorlar ve derslerin çok hızlı anlatıldığını söylüyorlar. Ders saatleri de denk geliyor. Bizim bilgisayar alacak durumumuz da yok. Bir televizyon var. Bir odada yaşıyoruz. Çocukların hangisi derse baksın. Kimse de ‘eksiğiniz nedir’ diye sormadı. Çocukları derse başlattılar ama ‘senin neye ihtiyacın var’ diyen yok.

“Liseye giden çocuğumun öğretmeni ‘gelin kitapları alın’ dedi, ama nasıl olacak bilmiyoruz. Nasıl okuyacaklar bilmiyorum. Kendimize bakamıyoruz, benim engelli maaşım ile geçiniyoruz.

Ben çocuklarımın hangi birine bilgisayar alayım. Bir çocuğum da üniversite okuyor, çaresizce bakıyoruz. Çocuklarımın dersleri de iyi, çok üzülüyorum gelecekleri bitecek, bizim elimizden bir şey gelmiyor.”

“Canlı dersleri takip edemiyorum”

13 yaşındaki Murat, Batman’da yaşıyor, 8. sınıfa gidiyor. Ne interneti ne de bilgisayarı var. Haftada üç gün okula gittiğini söylüyor, okuldaki eğitimden fazlasına da imkanının olmadığını belirtiyor:

“İnternetim, bilgisayarım yok. Anne ve babamın telefonu da akıllı telefon değil, eski model tuşlu telefonlardan. Sadece ablamın akıllı telefonu var ama o da çalışıyor. Onun telefonundan da bakamıyorum. TRT EBA da her zaman çekmiyor. Canlı dersleri de takip edemiyorum. Sadece okulda verilen eğitim ile yetiniyorum. Haftanın üç günü okula telafi eğitimine gidiyorum.

“Öğretmenime bilgisayarımın olmadığını söylemeye çekindim. Öğretmenim de bana neden katılmadığımı sormadı. Sınava hazırlanıyorum, imkanım olmadığı için derslerden geri kalıyorum. Bana yardım edilmesini istiyorum.”

“Herkesin bilgisayarı var benim niye yok”

Kamile Ertunç, İstanbul Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde oturuyor.  4. sınıfa giden bir kızı var. Bilgisayar ve internetleri yok.

Derslere katıllmadığı için kızının okuldan uzaklaşmaya başladığını söylüyor: “Evde sadece benim akıllı telefonum var. Ben de sürekli çalıştığım için evde olamıyorum. Kızımın dersleri canlı yapılıyor, bilgisayar, telefon hiçbir şey yok, dersleri takip edemiyor.

‘Herkesin bilgisayarı var benim niye yok niye almıyorsunuz’ diyor. Ama alacak gücümüz yok, ben evlere temizliğe gidiyorum. Oğlum askerde, eşim yüzde 65 engelli ve zaten kalp hastası çalışamıyor.

“Hiç sigorta girişi olmadığı için emekliliği de yok. Evin tüm yükü benim sırtımda. Televizyon eski, EBA TV yayını sürekli kesiliyor. Kızım çalışkan, dersleri çok iyi ama şu an hiçbir şey olmadığı için hevesi kırılıyor.

“Önceden okuldan kitap veriyorlardı, şimdi öğretmen kitap öneriyor ama benim almaya gücüm yok. Öğretmen kızımın canlı derslere neden katılmadığını sordu. Bilgisayarının olmadığını, alamadığımı söyledim, damadımın almasını söyledi.”

“60 TL’yi nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum”

1 milyon nüfusuyla İstanbul’un en kalabalık ilçesi olan Esenyurt’ta yaşıyor Metin Tilki.  7 sınıf, 5 sınıf ve 4 sınıfa giden üç çocuğu var. İnşaat işçisi olarak çalışıyor. Bilgisayarları yok ama 10 gün önce uzaktan eğitim için internet alıyor evine.

“Çocuklar telefon üzerinden de olsa dersleri takip etsin istedik” diyor ve ekliyor: “Eşimin ve benim telefonumdan dersleri takip etmeye çalışıyorlar. 5. ve 4. sınıfa giden çocuklarımın dersleri çakışıyor. Ben de sürekli evde olamıyorum. Bir telefonla üç öğrenci idare ediyor.

“Çocuklarımın okumasını istiyorum”

“Pandemi sürecinde e-devletten 10 kez yardım talep ettik ama verilmedi tekrar başvurmadık. İhtiyacı olan insanlara değil, ihtiyacı olmayanlara yapıldığına şahit olduk. Karşı apartmanımda oturan üç dairesi olan bir insana her gün koliler geliyordu. Şimdi bilgisayar için başvursam verilmeyecek biliyorum.

“Devletin kendisi düşünmeli, ben çocuklarımın okumasını istiyorum. Devlette çocuklarımızın okuması için elinden geleni yapmalı ama yapmıyor. Uzaktan eğitim veriyorlar ama benim internetim de bilgisayarım da yok. Nasıl olacak? Ben şimdi internet bağlattım ama çalışamazsam 60 TL’yi nasıl ödeyemeyeceğim?”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir