Lağım çukuru Yeni Akit’ten büyük terbiyesizlik: “Millete g.t kılı diyen Bekir’e pamuğu tıkadılar”

featured

Rasim Bolbol’un tepki çeken yazısı şöyle:

Hayatı boyunca hep ezan ve sela düşmanlığı yaptı. Ama kaderin cilvesine bakın ki, son yolculuğuna ezan ve sela ile uğurlandı.

Gördünüz, 28 Eylül 2016 tarihli Sözcü’de “İmamları görünce kaçasım geliyor” diye yazan Bekir Coşkun, ne kadar çabalasa da en nihayetinde bir imamın eline düştü.

Halbuki ona göre “son derece gereksiz” bir görev ifa ediyordu imamlar. 

Zaten, 2 Ağustos 2018’de kaleme aldığı köşe yazısında, bu görüşünü açık seçik ortaya koymuştu hazret. “Sen illa ‘İmam yetiştireceğim’ diyorsun ama; bilim ve tıp adamları, mühendisler, mimarlar, kimyagerler, fizikçiler, uzay araştırmacıları, sanatçılar, sporcular, senaristler, rejisörler, ünlü ekonomistler, başarmış devlet adamları, kısacası gıpta ile izlenen insanlar arasında ‘imam’ yok” diyerek imamlara duyduğu alerjiyi gözler önüne sermişti hatırlarsanız.

Bir defasında, “Yıllardır bana ‘Ölünce musalla taşına uzandığında nasılsa bir imamın eline düşeceksin…’ diye notlar atılıyor” itirafında bulunan Bekir, sanki hiç musalla taşına uzanmayacakmış gibi bir ömür tüketti. 

İslam düşmanlığıyla doğup, İslam düşmanlığıyla öldü yani sizin anlayacağınız.

O, Mustafa Kemal’e peygamber, Nutuk’a kutsal kitap, Anıtkabir’e Kâbe muamelesi yapıp kendi “din”ini doyasıya yaşadı, ama bu toplumun kâhir ekseriyetinin dini olan İslam’a sürekli dil uzattı. Okullarda imam yetişmesini “çağdaş eğitimin canını almak” şeklinde tanımlarken, nedense kendi canının hiç alınmayacağı yanılgısına kapıldı.

Malum, kendisine “İslam’a ve Müslümanlara niçin hakaret ediyorsun? Yaptığın gazetecilik falan değil, tetikçilik” eleştirileri getirilmesini de hiç mi hiç umursamadı Bekir Coşkun.

O, maşeri vicdana hep kulak tıkadı. Elbette bu kulak tıkamalar, gassalın kendisine pamuğu tıkamasına engel olamadı.

“AK Parti döneminde manga manga örtülü kızlar muasır medeniyet yerine ‘kabir azabını’ öğreniyor” diye şekvacı olan bu adam, şimdi kabirde.

Ne yaptıysa, karşılığını eksiksiz olarak göreceği bir süreç başladı artık onun için.

İmam yetiştirmenin çağdaşlık ve uygarlık yolu olmadığını iddia eden Bekir’i “muasır medeniyet” olarak tesmiye ettiği sefih hayatının kurtarıp kurtarmayacağını tabii ki biz bilemeyiz.

Lakin, mütedeyyin insanlara biteviye küfür ve hakaretler yağdıran, terörle İslam’ı bir tutma cesaretini gösteren mezkur hadsizin bu dünyada çok ah aldığı su götürmez bir gerçek.

Diyeceğimiz o ki, Coşkun’a hakkını helal etmeyecek milyonlarca insan var bu ülkede.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin önünü açan anayasa değişikliğine ‘evet’ diyenleri “g.t kılı” şeklinde tavsif eden…

“Badem bıyıklı, göbeğini kaşıyan kıllı ayılar” diye küçük gördüğü AK Parti seçmenine “inek gibi oy çoğunluğu” yakıştırmasında bulunan bir edepsizden bahsediyoruz en nihayetinde. 

Hâl böyleyken, mahut edepsizin hayırla anılmaması gayet doğal değil mi sizce de? 

Hadis-i şerifte, “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyruluyor. 

Bizim yapmamız gereken de tam olarak bu işte: “Ölülerimizi” hayırla yâd etmek.

Allah’ın açık bir emri olan başörtüsü için “ulusal salaklığın sembolü” diyenler bizim ölümüz olacak değil herhalde. 

Yüce dinimiz İslam’ı “Orta Çağ” ile özdeşleştirenler, boşuna rahmet beklemesin.

Bekir Coşkun’a hakkımızı helal etmiyoruz biz.

 

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir