Kayıp çocuğu Yasin için televizyon programına katılan baba Yavuz Şahin, eşinden şüphelendiğini belirterek Didem Arslan Yılmaz’ın programında olayın aydınlatılmasını istedi. Olayın detaylarını ortaya çıkarmak üzere yürütülen çalışmalarda ihbar hattına bağlanan bir seyircinin söyledikleri, Yasin’in kaybolmasıyla ilgili yeni detaylar ortaya çıkardı.
Anne Ümmü Şahin’le birlikte sığınma evinde birlikte kaldığını söyleyen bir kadın, Ümmü Şahin’in sığınma evine ilk gittiğinde yanında 1 buçuk yaşında bir kız çocuğu olduğunu ve programda anlattıklarının yalan olduğunu belirtti.
KONUKLARI ARANINCA CANLI YAYINDA HAKARET ETTİ
Didem Arslan Yılmaz’ın programında çözülmeye çalışan olay, benzer programlar tarafından da ekrana taşınmak istendi. Olayın belirsizlikleri sürerken, konuklarının telefonla aranarak rahatsız edildiğini belirten Didem Arslan Yılmaz, canlı yayında ateş püskürdü.
“AHLAKSIZCA, NAMUSSUZCA, ŞEREFSİZCE”
Sinirle yaptığı açıklamalarında, “Şimdi bizim yaptığımız programlar gibi başka programlar da var. O programlarda çalışan bazı arkadaşlar, onlar kendilerini biliyorlar. Bizim programa katılan kişileri arayıp, programı kötülüyorlar, beni kötülüyorlar. Programla ilgili olarak da ağıza alınmayacak, çok ahlaksızca, namussuzca ve şerefsizce suçlamalarda bulunuyorlar.” ifadelerini kullanan Didem Arslan Yılmaz, açıklamalarına şu sözlerle devam etti:
“BİR DAHA ARARSAN SENİ DEŞİFRE EDECEĞİM”
“Aynısını size iade ediyorum. Siz gazeteci olamazsınız. Siz kumpasçısınız, ahlaksızsınız, vicdansızsınız, namussuzsunuz. Biz burada namusumuzla çalışıyoruz. Ben 30 yıllık gazeteciyim ve gazetecilik etikleri çerçevesinde bu yayınları yapıyorum. RTÜK çerçevesinde bu yayınları yapıyorum. Yanınızda çalışan gazeteciler değil, yanınızda çalışan o köpeklere sahip çıkın lütfen, onlar gazeteci değil çünkü… Ahlaksız, namussuz, vicdansız insanlar onlar. Sen onun kim olduğunu biliyorsun, sana sesleniyorum. Bir daha benim yayınıma gelen konukları arayıp, onları rencide edersen seni bu ekranlarda deşifre edeceğim. Elimde kayıtlar var, bunları ekranda göstereceğim. Hodri meydan, ya herro ya merro!”
İşte o anlar:
