Ankara’yı sarsan iddia! Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çağrısı FETÖ’ye af talebi mi?

featured

Hürses ve www.politikadam.com’da yayınlanan “Tık, tık, tık.. Reis Orada mısın? Uşaklar, Yumuşaklar ve Yavşaklar” köşe yazılarında ilginç bir iddiayı gündeme getirdi.

Fehmi Çalmuk, CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilen ‘helalleşme’nin ardında FETÖ terör örgütü mensuplarına af talebinin olduğunu iddia etti. 

İşte o yazı:

Bir zamanlar İsmail Türüt “Trabya’da uşaklar, Etiler’de yumuşaklar” demişti de yer yerinden oynamıştı.
Şehit ailesine ettiği küfür sonrası ortalıktan kaybolan Lütfü Türkkan’ı koruma iç güdüsü Meral Akşener’in siyasetteki  “ikinci  yavşak vakasını” ortaya çıkarttı. “İstanbul Sözleşmesi’ni amasız fakatsız hayata geçireceğiz,” diyen Akşener sözleşmenin getirdiği yumuşaklık hürriyetine dayanarak “Yavşaklar” deyiverdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri kitlelerin dikkatine sununca Akşener yönetimi Lütfü Türkkan’ın “Sarı Öküz” olduğu kararına vardı.

“Biz istifa ettirmeyelim. Sarı öküzü vermeyelim. Dokunulmazlığını AK Parti ve MHP kaldırsın”

İyi Parti “sarı öküzü” kurtarmanın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise “helallik” alarak parti birikimini kurban etmenin derdinde.
Kurban kimin adına verilecektir peki?
Helallik kavramının altının doldurduğuna, SP Genel Başkanının tekbir getirdiğine bakarsanız kurbanın “mundar olmaması” için tedbirler alınmış durumda.

Belki de partiler içinde en rahatı MHP…

Uzun yıllar cezaevlerinde kalmış eskimeyen bir ülkücü abinin değimiyle Bahçeli” merhum Başbuğ’dan daha fazla MHP teşkilatlarına kadrolarına hakim bir isim…Gündemi belli. “İşte Turan” diyerek  Külliye’de Cumhurbaşkanına hediye ettiği harita ve “50+1” konusunda  “kaos ile başlayan! cümleye koyduğu son nokta, söz etmenin güçlüğünü, siyaset bahçesindeki çiçeklerin koparılmasına neden oldu.Şimdi cevaplanması istenilen soru şu:  Reis orada mısın?

Helalleşme Çağrısının Bir İleri Adımı FETÖ’ye Aftır

AK Parti içinde ağlaklığıyla nam salmış zat bile fırsatı bulmuş yükleniyor. “üzgünüm, kırgınım böyle bitmemeli” Dahası var. Bir zamanlar Erdoğan’ın “aslanım, civanım” diye dinleyen bu zat “Erdoğan konuşurdu ben ağlardım” diyor ama gerisini  getirmiyor.

Bu zatın içinde bulunduğu cemaat zamanında cennetmekan Erbakan’a ne demişlerse Erdoğan’a da aynısını söylüyor ve yapıyorlar…“Şerbakan” diye  andıkları cennetmekan Hocam’a; “İsmail Dümbüllü” lakabını takmışlar, o konuşmaya başlayınca “radyonun  ve televizyonun sesini kapattıklarını” söylemişlerdi. Aynı kafa. Şimdi dün ses kapatanlar bugün “Böyle bitmemeli” diye iktidarı sonlandırıyor. Onların  gayya kuyusu evlerindeki beddua seanslarında, fitne fücur bohçalarını açtıkları siyaset sohbetlerinde “Şerdoğan” dedikleri Cumhurbaşkanı için “Teyyo Başkan” yakıştırmasını yapıyorlar. Erdoğan ekrana çıkınca “sesini kısıveriyorlar”. Bunu yapanların bir dönem iktidar partisinde bakanlar kurulunda, başkanlık divanında yer tuttuklarını, şimdilerde ise kümesten kümese kons yapan tilki görünümlü çakallara taş çıkarmalarını  hesapta tutalım.

Helalleşme sezonunu başlatan Kılıçdaroğlu’na destek veren sureti haktan görünen bu taifenin, bir ileri adımı FETÖ’ye af istemektir. Bu nedenle bu  helalleşmenin merkezine ” dindarlık ve muhafazakarlık” konulmaktadır. Pusuda bekleyen bu ekibin “helalleşme” adı altında  eli kanlı FETÖ’ye, PKK’ya vicdan sömürüsü  yapmaya başlayacağını unutmayın. Bununla ilgili roller dağıtıldı çoktan… Sufle de dağıtıldı. Bir elini yumruk yapmış diğer eliyle “helalleşelim” diyor. Türk siyasetinde sıkılı yumrukla el sıkışma, mahalle yanarken saç tarayanla itfaiyecilik yapmaya benzer.

Helalleşelim öyle  mi ? Sen vatana, bayrağa, millete kurşun sık, ABD’nin hükümetteki özel kalemi gibi çalış, İngiltere’nin Müslümanlara büyük özgürlük tanıdığını anlat, Türkiye Cumhuriyeti devletini manda ve himayeye teslim etmeye yelten, biz de seninle helalleşelim…

Bu toprağın ekmeğini yemiş hainlik yapanı mazur görmeyiz de mahzurlu da bilmeyiz…Haine müsamaha göstermek alçaklıktan öte çukurluktur. Çukur’un çocukları kol geziyorsa, armutun  sapı üzümün çöpüne bakmadan “ya devlet başa ya da kuzgun leşe” demek devletten yana olmak üzerimize ana baba hakkı gibi borçtur.

Ya Ak Parti?

Anladık partide gidenin hesabı, çetelesi tutulmuyor da gelenin de gelmek isteyenin de, hele hele olmuş biten karşısında boğazı düğümlenenlerin sesini de duymuyor gibiler…

Erdoğan’ın kuruluşuna öncülük ettiği hamisi olduğu derneğin Ankara başkanı keyfilikle, işgüzarlıkla daire başkanlığından alınıp memur yapılıyor da ortada çıt yok… Bilal Erdoğan’ın yakından ilgilendiği EDEP Platformu’nun diğer başkan yardımcısı ise Ali Babacan’ın zulmüyle işsiz kalıyor, yeni bir imkan için elini kaldıran yok…

Ki bu isimler; “kim var?” denildiğinde sağına soluna bakmadan bir adım öne çıkıp Turan büyüklüğündeki  Nizam-ı Alem dava taşına omuz verenler ar, haya ediyor konuşmuyor da mazlumun arşa alaya  yükselen ahı kapıyı çalıyor…

Tık, tık, tık…

Genel Başkan yardımcısından, bakanından  İl başkanından, parti teşkilatından tık yok…Kapıyı açan yok… Son kale, son çare Erdoğan… Ulaşabilen beri gelsin…

AK Parti içinde ağlaklığıyla nam salmış zat bile fırsatı bulmuş yükleniyor. “üzgünüm, kırgınım böyle bitmemeli” Dahası var. Bir zamanlar Erdoğan’ın “aslanım, civanım” diye dinleyen bu zat “Erdoğan konuşurdu ben ağlardım” diyor ama gerisini  getirmiyor.

Bu zatın içinde bulunduğu cemaat zamanında cennetmekan Erbakan’a ne demişlerse Erdoğan’a da aynısını yapıyor ve söylüyorlar…Erbakan’a “İsmail Dümbüllü” lakabını takmışlar, Erbakan konuşmaya başlayınca “radyonun televizyonun sesini kapattıklarını” söylemişlerdi. Aynı kafa. Şimdi dün ses kapatanlar bugün “Böyle bitmemeli” diye iktidarı sonlandırıyor.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir