Yılmaz Vural’dan Ali Koç’a çağrı: “Benimle yarım saat konuşsun, Fenerbahçe’yi çalıştırmaya talibim”

featured

Türkiye’de çok sayıda takım çalıştıran, çok sayıda takımı üst liglere taşıyan ve küme düşme hattından kurtaran, Türk Futbolunun demirbaşları arasında yer alan Yılmaz Vural Bağımsız Ekran Youtube kanalında gazeteci Göktüğhan Argın’ın sorularını yanıtladı.

Son dönemde geçirdiği sağlık sorunları yüzünden sıkıtılar yaşayan Yılmaz, sağlık sorunları ile ilgili sorulara esprili şekilde cevap vererek “Erzurumspor’u çalıştıracak kadar iyiyim” dedi.

İşte Yılmaz Vural’ın açıklamalarından satır başları:

“Benim verdiğim eğitimi Almanya’daki hocalar veremez”

35 senedir Türkiye liglerindeyim. 16 yaşında lisanslı oyuncu olduk. 7-8 sene profesyonel futbolculuk hayatımız oldu. Eğitim için Almanya’dan hoca getirmeyi düşünüyorlar. Benim verdiği eğitimi Almanya’daki hocalar veremez.

Türkiye’de üzülerek söylerim ki otuz farklı takım çalıştırdım. Türkiye’de Şenol Güneş’in ardından en çok takım çalıştıran, en çok maç çıkmış antrenörüm. Bunları hepsi süper lig ve TFF 1.Lig takımları. 800 küsür maça çıkmışız. Deneyimse Deneyim,  Yabancıysa Yabancı, Türkiye’yi tanımak ise 7 faklı coğrafi bölgede takım çalışırmışım.

Türkiye’de futbol çok farklı. Maalesef ki antrenör etkisinin olduğu çok fazlı takım yok. Çünkü o takımları yöneten arkadaşlar yetkileri çok fazla bölüşmeyi sevmiyorlar. Bu işi hobi gibi görüyorlar. En büyük başarısızlıkları görüldüğü üzere takımı idari ve maddi konuda yönetmektir.  Teknik konuda da birisi yönetsin diye getirmektir. Dolayısıyla bu getirme ve götürme işlerinin arasına girmek çok yanlıştır.

Türkiye Ligi maalesef ki seyir anlamında zevk vermenin çok ötesinde. Hep gündemiyle heyecanı ayakta tutulma çabasında bir lig görüntüsünde. Türkiye’nin en önemli derbisi ile İngiltere’nin en vasat maçı arasında büyük fark var. Orada futbol çok daha farklı oynanıyor. Sadece maçları değil hakemleri, teknik direktörleri ve futbolcularda karşılaştırın.

Böyle yarım yamalak yöneten, oynayan, oynatan insanların olduğu bir ligi maalesef ismine futbol diyoruz. Ama içi çok boş bırakılmış bir kavram bu. Değişmez mi? Değişir. Türkiye’de buna değer dinamikler yok mu? Çok var.

Yabancı kuralı hakkında

Yabancı konusunu kısıtlamak veya kısıtlamamak  konusunu neye istinaden yapıyorsunuz?  Hangi verilere dayanarak yapıyorsunuz. Türkiye’de yabancı kuralı konusu çok lüks bir olay olarak bakmak istiyorum.

Ben hayatımda 35 yıllık futbol hayatında sözleşme tarihinde ödeme yapıldığını görmedim.  Her gittiğim kulüpde alacağım bir sürü para kaldı.  Yabancı kardeşimiz parasını almadığı zaman UEFA’ya başvuruyor. 2 ay içinde parasını almadığı zaman sözleşmesini fesih ediyor. Bununla birlikte paralarını da faizle alıyorlar.

Siz kulüp ekonomilerini kasalarını açtığınızda  içinde para olan bir hale getirmezseniz, bu paraları ödememekte gecikeceksiniz ve ödeyemeyeceksiniz. FİFA ve UEFA’da bu konuya ilişkin dosyalar birikmiş durumda. Sen ekonomini düzenlemeden sana müsaade etseler ne olur. Öncelikle kulüplerimizin Avrupa’nın beş büyük liginde olduğu gibi ayında birinde para yatırabiliyorlar mı? Sen bunları ödemeden 16 yabancı almak demek Türk Futboluna zarar vermek anlamına gelir.

Benim Mersin İdamanyurdu’ndan o kadar büyük alacağım var ki parayı almayı mümkün değil. Futbol Fedarasyonu bu konuda neden destek olmuyor bize. Senin kulübün batmış. Destek vermek zorundasın. Versene parasını adamın.

Türkiye liglerinin hepsi aşağıdan yukarıya 20 takımlı olabilir. Yani sırf süper Lig’de düşünmemek lazım olayı. 34 Hafta 18 takım az. Geriye 14 hafta kalıyor. Yaklaşık 4,5 ay ediyor. Yaz araları çok uzun. Bizim futbolcularımız profesyonel değil bir gidiyor geliyor Cenaze gibi işin yoksa 2 ay onu toparlamakla uğraş.

Futbolda üreten kulüp yok hep tüketiyoruz. Seyirciden gelen rakamlar büyük takımlar dışında kaleme alınmıyor. Anadolu da bileti 5 Lira-10 Lira yapıyorsun millet pahalı buluyor. Anadolu takımları taraftarın çok önemli gelir elde edemiyorlar. Sırf gelir televizyon oluyor.

“Türk futbolunu federasyon yönetemiyor”

Türk Futbolunu Fedarasyon yönetemiyor. Kulüplerin istemediği karar olmayınca seçime bekle diyor. Dolayısıyla radikal kararlar alınamıyor. Bu açıdan Türk futbolunu kendi adamını kendi seçeceği hale getirmezseniz. Maalesef hiçbir şeyi düzeltme şansınız olmaz. Türkiye’de yönetme sorunu var. Yönetme sorunu olmasa 100 yıllık kulüplerin bir milyar borcu olmazdı. Çok iyi stadlar yapıyoruz maalesef Dünya’nın en üyü sporunu yabancı kardeşlerimiz sunuyoruz. Neden 8+6 3 Türk futbolcu oynasın diye mi? 3 Türk futbolcu oynasa ne olur? Oynamasa ne olur? Türk Futbolcuların oynamasını istiyorsan. Türk futbolcuların sayılarını arttır. Sen 20 Milyon çocuk arasından 500-600 futbolcu yetiştiremiyorsan Yuh sana! O zaman sen niye varsın Futbol Fedarasyonu.

Türkiye’nin En büyük sorunu Liyakat sorunu. İşini iyi yapan kişileri işin başına getiremiyoruz.

1959 Öncesi Şampiyonluklar

Türkiye Futbol Fedarasyonu kendini inkar eder. O zaman kuruluş tarihin 1959 öncesine çekmesi lazım.  1923’ten itibaren kim şampiyon olmuşsa Kabul ediceksin kardeşim.   Ben bunun mantığını anlamıyorum. 1959 öncesi takımları Avrupaya gönderdindemi gitmediler. TFF geçmişine saygı göster. Bir şeyler sürekli değişiyor. Sen dersen ki benim için belirli noktası var dersen çok mantıklı olmaz.

Sergen Hocayla konuştum dedi ki Hocam az daha gidiyorduk.  Bir anda 7-8 oyuncu yok.  Çok farklı kadrolar çıkarmak zorunda kaldık.

Futbol araştırma işi, arama işi, İdare etme işi bunu kim doğru yaparsa başarılı olabilir. Büyük takımlar şampiyonluk  dışında geriye kalan her şeyi başarısız gibi görürlerse çok hırpalanırlar. Yönetici bulamaz hale gelirler.

Ali Koç’a çağrı

Ali Koç yönetiminde Fenerbahçe’de büyük bir kurumsallaşma bekleniyordu. Fakat işler istenilen gibi gitmedi. Yanlış futbolcular ve yanlış hoca seçimleri yapıldı.  Şimdi seçime gidiyor. Çok yüksek ihtimal kazanacak.Baskı yapılmaya başlanmış bu sene olmasa olmaz.  Hiç kimse bakmıyor. Bu kulübü nasıl yönetiyor. Ne katıyor, altyapısını ne hale getirdi, tesisini ne hale getirdi, bu konuları bakılmadan sportif başarıya odaklanmış.

Ben Türkiye’de yabancı hocaların başarılı olacağını düşünmüyorum. Türkiye’de insan iradesi Avrupalıyı idare etmek gibi değil. Bizde idare edilmek istenmeyen bir grup ile çalışıyorsunuz. İdare edilme kültürümüz maalesef çok kötü.

Büyük takımların bütün problemi kendilerinden olmayanları getirirken baya zorlanıyorlar.  Bak hep kendi imparatoru, kendi kaptanı. Tarafsız düşünsünler. Kim yapabilecekse kimin o kapasitesi varsa seçimi öyle yapmaya çalışın. Ama taraftar kendi adamlarına daha çok sabır ediyor.

“Fenerbahçe’yi çalıştırmaya talibim”

Antrenörlük dünyanın en zor mesleği. Sizin yalnız yönetme beceriniz yetmiyor. Onun yanında uzmanlık gerekiyor. Antrenörlük vahiy ile öğrenilecek bir şey değil. Bir zamandır, bir tecrübedir, bir öğrenmedir anternörlük. Ben Almanya’da Üniversite okudum. Almanya’da antrenörlük kursları bitirdim. Gitsin bir delikanlıda yapsın gelsin, görelim. Ülkede insanları eğitime saygısı yok insanların.

Sivasspor maçı ruhsuzlukla alakalı değil. Uygulama yetersizliği var. Niye oyuncu ruhsuz olsun. Oyuncu seçimi çok önemli. Taraftarın ve hedefin doğrultusunda oyuncu seçimi yapman gerekir. Ben bu tecrübelemle ve birikimimle bu takımı iddialı bir şekilde yöneteceğimi düşünüyorum.  Ben antrenör olarak sıfır hata iş yapabileceğimi düşünüyorum.  Ben bizim Türkiye şartlarında yetişmiş bir antrenör değilim. Bilgi durmaz. Hep kendimi yenilemeye çalışıyorum. Ali Bey’e buradan sesleniyorum. Biz hazırız. Ali Koç’a bir arkadaşı olarak söylüyorum. Benimle yarım saat konuşsun. Ben Fenerbahçe’yi çalıştırmaya talibim.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir