Mustafa Nohut Avatar
Mustafa Nohut
  • 4 Yazı
  • 0 Yorum

Ahde vefa

Ahde vefa bir ilkedir.

Yapılan iyilikleri, yardımları, katkıları unutmamaktır. Sözünde durmaktır…

Bu ilke hem kişiye hem topluma hem de devlete karşı olmalıdır.

Ne mutlu ki bizler bu ilkeye sahip insanlarız. Vefa denilince insanın aklına sadece İstanbul’da bir semt adı geliyor oysa o semte adını veren Ebul Vefa hazretlerine bir bakmak gerekiyor. Neden bu adı almış öğrenmek lazım…

Vefa insanı insan yapan en önemli özelliklerin başında gelir. Günümüzün en büyük hastalıklardan birisi de ne yazık ki vefasızlıktır. Bunu nasıl isterseniz öyle değerlendirebilirsiniz. İster devletinize olan vefasızlık ister milletinize ister savunmuş olduğunuz ideolojiye, eğer siyasi bir oluşum içindeyseniz liderinize, teşkilatınıza ve teşkilat içindeki hiyerarşik yapıya en önemlisi dava arkadaşlarınıza…

Evet biraz olması gereken vefadan bahsedelim;
Makam ve mevkilerde otururken lidere, teşkilata olan bağlılık ve sadakat had safhada. Makamdan inince veya görevden çekildikten ya da alındıktan sonraki davranışlar ve söylemler ise maalesef bambaşka.

Ne yazık ki toplum içerisindeki bu hastalık bizim dava arkadaşlarımıza da sirayet etmiş durumda. Bizden kastım ise ulvi bir davanın içerisinde olduğuna inandığımız, ideolojik alt yapısı olan kimselerdir.

Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in ifade ettiği gibi topluma Bizans’tan geçen bu fitne fesat ve birbirini çekmeme, beğenmeme, vefasızlık hastalığı…

Başbuğumuz bu konuyla alakalı derdi ki “Benle yol arkadaşlığı yapacaksanız bu hastalıklarınızı tedavi edin eğer tedavi etmeniz benle yol arkadaşlığı yapmayın”

Maalesef günümüzde vefasızlık da had safhaya ulaşmış durumda…

Bugünkü siyasi tabloya baktığınızda aleni bir şekilde bu vefasızlıkları göreceksiniz. Hemen hemen bütün siyasi partilerde maalesef bu böyle… Bakan olursanız, vekil olursanız il başkanı, ilce başkanı herhangi bir makamdaysanız kraldan çok kralcı…

“Biraz istirahat edin. Sizden sonra gelen kuşakların da önünü açın, onlar da siyaset yapmak istiyor.” denildiğinde durum değişiyor. Ve hemen nefsimiz ön plana çıkıyor ve bütün değerlerimiz ayaklar altına alıyoruz.

Bizler Türk Milleti olarak bu nefsi hastalığımızı tedavi edemediğimiz veyahut da ayaklar altına almadığımız müddetçe ülkemizi ve milletimizi başarıya ulaştırmamız mümkün değildir. Bu hastalığı da ancak vefa olgusunu zirveye taşıyarak tedavi edebiliriz.

Geldik ülke ve millete olan vefasızlığa…

Son zamanlarda yaşanan ekonomik ve siyasi sıkıntılar da gösteriyor ki ülke ve millete olan vefasızlık gözle görülür bir şekilde artmakta yaşanan ekonomik sorunları fırsat bilen birileri söylem ve eylemleriyle yaşamış olduğu ülkeye ve topluma karşı vefasızlığı en üst seviyeye taşıyıp, neredeyse ihanet derecesine kadar getirmişlerdir.

Bu durumda şahsi menfaatlerini devlet ve millet menfaatlerinin önüne geçirmiştir. Bu hastalıklı insanlar bilmiyorlar ki devlet olmadan millet olmaz, millet olmadan da vatan olmaz.

Önce devleti yaşatacağız ki millet yaşasın.

Millet yaşasın ki vatan olsun vatanı olmayanlar ise gözler önünde ibretlik bir şekilde dururken bundan bile ders almıyorlar.

Ortadoğu ülkeleri bize ders olmalı, devleti olmayan milletlerin ne duruma düştüğü ortadayken bu vefasızlığı anlamak mümkün değil.

Ekonomik sıkıntılar bir şekilde aşılır ancak ilkesizlik toplumu çürütür; toplum çürürse ne devlet kalır ne de millet…

Herkes şunu düşünmeli ve bilmeli ki bütün kazanımlarımız bu topraklardan ve bu milletten.

Bu millete ve devlete vefa göstermemek hainliktir kahpeliktir biz hainlerden kahpelerden olmayacağız vesselam…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir