Yasadışı yabani hayvan ticareti: 2020’de 380 hayvana el konuldu

featured

Türkiye’de bakımı ve beslenmesi yasak olan hayvanların yurt dışından yasa dışı yollarla ülkeye sokulması, yabani ve nesli tükenme tehlikesi altında olan türler için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Yetkililer, sosyal medyada hayvanların eğlenceli bulunan videolarının paylaşılmasının ülkede talebin oluşmasına neden olduğunu belirtirken yasa dışı hayvan ticaretinin önüne geçebilmek için vatandaşların ihbarlarının önemli olduğunu söylüyorlar.

‘SADECE 2020’DE 380’DEN FAZLA HAYVANA EL KONULDU’

Sosyal medya fenomeni Meriç İzgi’nin kaçak yollarla sahiplendiği ‘makak’ cinsi maymunla çektiği videoları sosyal medya üzerinden paylaşması tepki toplamıştı. İzgi’den Aralık 2019’da bir piton yılanı, Şubat, Ağustos ve Eylül aylarında ‘makak’ cinsi üç maymunu aldıklarını belirten Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü görevlileri, sadece 2020 yılında 380’den fazla hayvana el koyduklarını kaydederek, “Fenomen olduğu için Meriç İzgi biliniyor. Aslında Türkiye’ye yasa dışı getirilen bir çok hayvan var.” dediler.

 ‘İNSANLARIN YASAK OLDUĞUNU ÖĞRENMELERİ GEREKİYOR’

Aslan, puma, devekuşları, çeşitli yılan türleri, papağan türleri, nesli tükenme tehlikesinde olan karakulak (Türkiye’nin vahşi kedi türü), Amerika Kıtası’na özgü serval kedileri, maymun türleri gibi hayvanları ticaretinin yapıldığını belirten görevliler, “İnsanların yırtıcı, saldırgan, zehirli hayvan türlerinin sahiplenilmesinin yasak olduğunu öğrenmeleri gerekiyor. Bazı insanların bu hayvanlara karşı merakı var. Daha çok dikkat çekmek için, internette videolar paylaşmak için. Ne kadar evcil olduğunu zannederlerse zannetsinler, bu hayvanlar yaşını doldurduktan sonra hayvanat bahçesindeki bakıcılarına dahi saldıran canlılar. Bu hayvanları getirtenler belli bir zamana kadar besliyorlar, sonra ‘Bulduk’ diye bize teslim ediyorlar.” dediler.

‘HAYVANLAR HAYVANAT BAHÇESİNE VERİLİYOR’

Türkiye’ye yasa dışı getirilen hayvanların internet forumlarında el altından satıldığını belirten DKMP 1. Bölge Müdürlüğü görevlileri, kendilerine getirilen ya da ele geçirdikleri hayvanlara ne olacağı sorusuna, “Kaçak yollarla Türkiye’ye getirilen vahşi hayvanları doğaya salma imkanımız yok. Bu hayvanların uluslararası sözleşmelerle geri iadesi de yok. Belli bir zaman hayvanlara rehabilitasyon merkezlerimizde baktıktan sonra hayvanat bahçelerine veriyoruz. Öncelikle kamuya ait hayvanat bahçelerini tercih ediyoruz.” yanıtını verdiler.

 ‘HAYVANLARIN ÇOĞU YOLLARDA ÖLÜYOR’

Hayvanların ülkeye getirilirken yollarda öldüğüne dikkat çeken WWF (Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı) Türkiye Yaban Hayatı Uzmanı Ahmet Emre Kütükçü, “Her dört hayvandan ancak belki bir tanesi canlı olarak ülkeye ulaşabiliyor. Büyük oranda hayvanlar kaçakçılık yolları trafiğinde hayatını kaybediyor. Güney Amerika’da bir Amazon papağanını yereldeki bir toplayıcı bir-beş dolar arası bir fiyata satıyor. Aracılardan sonra nihayetinde Amazon papağanı Avrupa pazarına ulaştığında bin-iki bin dolar gibi fiyatlara ulaşıyor. Hayvanın türüne göre fiyatları değişiyor. Çok büyük meblağları bulabiliyor. Arada büyük bir fiyat farkı olduğu için yollarda hayvanlar ölse bile bu durum kaçakçıları caydırmıyor.” dedi.

‘ŞAPKANIN İÇİNDE YILAN GETİREN VAR’

Yasa dışı hayvan ticaretinin bir çok tür için büyük bir tehdit oluşturduğuna işaret eden Kütükçü, “Bazen hayvanlar araç içerisinde sadece nefes alabilecekleri şekilde bırakılıyorlar, bazen çanta içerisinde, bazen kişinin kıyafetlerine sarılı bir biçimde. Bazen gümrük görevlileri bile şaşırıyor. Şapkanın içinde yılan getiren de var. Kaplan, aslan, piton yılanı, timsah gibi hayvanlar talep ediliyor. İnsanların internetteki görsellere, videolara aldanıp talep etmemeleri gerekiyor. Bu hayvanların çoğunluğu uygun bakım koşulları yaratılamadığı için sonra hastalanıp ölüyorlar. İkinci bir sıkıntı ise hayvanlardan insanlara geçebilecek zoonoz hastalıklar. Korona virüsünün de zoonoz bir hastalık olduğunu düşünürsek aslında hayvanı alan kişi içinde büyük bir risk. Türkiye’ye o hastalığın girmesi açısından da büyük bir risk.” şeklinde konuştu.

‘HAYVANLAR OYUNCAK YA DA HEDİYE DEĞİLDİR’

Doğal yaşam ihtiyaçlarına ters bir şekilde hayvanlara bakılmaya çalışıldığını söyleyen Kütükçü, “Bir maymun türünün kesinlikle evde esaret altında bakılması mümkün değil. Hayvanlar hediye ya da oyuncak değildir, canlı varlıklardır. Sosyal medyada gördükleri talepkâr görseller aslında göründüğü gibi değil. Maymunlar gibi papağanlar da son derece sosyal hayvanlar. Kendilerindeki taklit yeteneğiyle iletişim kuruyorlar. Aslında papağanlar iletişim kurup karşılık alamadıkça taklit yaparak kendi türüne ulaşmaya çalışıyor, bir nevi yalnızlığının göstergesi. Bize eğlenceli gelse de hayvan için eğlenceli bir durum değil.” dedi.

‘CEZALAR NE KADAR MAKSİMUM OLURSA O KADAR CAYDIRICI OLUR’

Kütükçü, kaçakçıların sürekli yöntem değiştirdiğini, bu nedenle uzmanlaşan personelin de sürekli kendini geliştirmesi gerektiğini belirterek, “CITES’e tabi olan hayvanların bilinmesi gerekir. Evcil hayvanı olan türleri bile görevliler bazen karıştırıp müdahale edebiliyorlar. Kontrol noktalarında türler hakkında detaylı bilgi sahibi kişiler olmalı ya da türleri tanımlamaya yönelik bir kılavuz olmalı. Her şeyden önce ülkede talebi azaltmak gerekiyor. Özellikle ev hayvanı olmaya uygun olmayanlar. İnsanlar 5 santimlikken bir kaplumbağa alıyorlar ama sonra hayvan 20-30 santim olunca bakamıyorlar. Para cezaları ya da hapis cezası ne kadar maksimumda tutulabilirse o kadar caydırıcı olur.” ifadelerini kullandı.

CEZASI 7 BİN 900 LİRA

Konuyla ilgili av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmasını ve geliştirilmelerini kapsayan 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, bu hayvanların Türkiye’de bakımını, beslenmesini ve ticaretini yasaklıyor. Bu kanunun 18/1. maddesine göre, ülkeye evraksız hayvan sokmak ve bulundurmanın cezası 7 bin 900 lira. Türkiye’nin 1996’da taraf olduğu ‘Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme’ olan CITES Sözleşmesi de yabani hayvan ve bitki türlerinin ticaretinde bu canlıların yaşamlarının tehlikeye girmesini önlemeyi amaçlayan uluslararası bir düzenleme.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir