Tarihi Bilmezseniz Geleceği Hiç Bilemezsiniz

Acaba heykellere karşı bu düşmanlık nedendir! Stalin, Lenin, Hitler, Saddam Hüseyin, Kaddafi, General Franco, Salazar, Eva Peron, Tito, Mussolini her biri dünya tarihinin bir dönemlerine imza atmışlardır.

Yanlışı ile doğrusu ile tarih bilimsel gözlükle araştırılmalı, dokümanlar incelenmeli ve ayrıca elbette tartışılmalıdır. Niye torunlarımızın torunları Lenin’in heykellerine bakıp, “baba bu adam kimdir, niye heykeli dikilmiştir” diye merak edip sorabilmelidir. Kültürleri anlamak, kültürel mirası korumak ve yıllar sonrasına aktarmamız görevimiz değil mi? 

Unutturmak, görmek istememek,  yok etmek, yok kabul etmek, konuşmamak, tartışmamak çok ilkel bir davranış biçimidir!

Bu konuda hazırladığım videoyu seyreden Bünyamin Bey, Kırımda Stalin heykellerinin bugün bile durmasının getirdiği öfke ile Ermeni suikastçı Tehliryan ayağı altında Talat Paşa’nın kesik başı resmedilen heykeli gündeme getirmiş. Müsaade edin bu heykel sahiplerini yine tarih yargılasın. Ama hataların tekrarlanmaması için “bırakın orada dursunlar”, bu acılar unutulmasın aksine gündeme gelsin.

Rusya’nın Güneyindeki Voronezh Kentine davetli olarak gittim. Bu önemli şehrin hem fahri hemşerisi ve hem de eğitim danışmanı oldum.

Emniyet Müdürü Ognev Mikhail ile “tarihe saygı konusunu” uzun uzun tartıştık. Rus asıllı Yüzbaşı Ivan Turkenich,  II. Dünya Savaşında, 1944 yılında Nazilere karşı Polonyanın bağımsızlığı için kahramanca savaşırken şehit düşer, mezarının başına bir de anıt yapılır. Zaman içinde bu anıt bakımsızlıktan çökmüş. Oysa bu mekan Nazilere karşı savaşan, Polonya’nın bağımsızlığı adına şehit düşen 600 bin Kızılordu askeri temsil ediyordu. Geçen sene Rus aktivistler Polonya’nın Rzeszow Kentindeki mezarlıktaki bu anıtı yenilemişler. Hatta bazı Polonyalılar da bu çalışmaya destek olmuş.

Şöyle bir araştırma yaptım. Ukrayna, 1991 yılı sonrası ülkenin farklı köşelerine yayılmış. üç bin adet Lenin Heykelini birer birer yok etmiş. Oysa Lenin yönetimi İstiklal Savaşımıza çok destek verdi. Trabzon ve İnebolu’ya silah, ilaç ve erzak yolladılar.  Bir tarihi kişiliği yargılarken, o günün şartları göz önüne alınmalı. Kimse mükemmel, siyah veya beyaz değil. Arada “gri” diye de renk var !

Gelelim Gürcistan’a!

“Stalin” Gürcü idi. Gori Kentinde 6 metrelik Stalin heykeli 2010 yılında kaldırıldı. (Sanırım daha sonra Stalin Müzesine konuldu.)  Evet Stalin despottu, özellikle Kırım Türklerine karşı çok zalim davrandı. Ama oğlu Sovyet Ordusunda er olarak savaşırken Almanların eline esir düşer. Almanlar da oğlu ile Ruslara esir düşen bir Alman generallerini takas etmek isterler. Stalin’in cevabı kesindir. “Ben, bir esirle generali takas  etmem.” Stalin’in oğlu Yakov Cugaşvili 14 Nisan 1943’de Nazilerce kurşuna dizilir, Stalin’in eşi  ise üzüntüsünden ölür.

Estonya 2007 yılında Talinn’deki Rusların büyük emek ile inşa ettiği “Bronz Asker Anıtını” yıkar. Önce bu ülkede yaşayan Ruslar ayaklanır. Gergin günler yaşanır. Estonya Bankalarının hesapları Ruslarca dondurulur.

Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta Neris Nehri üzerinde yine Ruslarca yapılan 3 metrelik asker, işçi, çiftçi ve öğrenciyi temsil eden 4 güzelim heykel yerinden kaldırılır. Yine aynı sorunlar yaşanır. 

9 Nisan 2003 tarihine dönelim Bağdat’ı hatırlayın. Amerikan askerleri 22 Arap ülkesini temsil eden 22 sütunla desteklenen dev Saddam Hüseyin Heykelini sanki Berlin duvarını yıkıyormuş edası ile, coşkuyla paramparça ettiler. Ama o günden bugüne Irak’ta sular durulmadı,  650 bin Iraklı savaşta öldü!

Komik bir heykel hikayesi de Endonezya’nın Java Adası’ndaki öğrenci yerleşimi olan “Yogkarta” şehrinde gerçekleşti: 

De Arca Balmumu Müzesinin önündeki dev Adolf Hitler heykeli özellikle Musevi toplumunun baskısı sonucu kaldırıldı. Böylece Hitler tarihten silinmiş mi oldu ?

Hatırlayın, Afganistan’daki Bamyan Kentindeki 53 ve 36 metrelik iki dev Buda Heykelini Taliban 2001 yılında dinamitle parçalayınca tüm dünya çok öfkelendi, kıyamet koptu. Dalay Lama ağladı, günlerce basında yer aldı. Ama diğer heykeller yok edilirken dünya kamuoyundan aynı tepki gelmemişti !

Gelelim son olarak ülkemize!

Benim çocukluğum Maçka’da geçti. Hep Maçka Parkı’nda oynardık. Taşlık Çay Bahçesi ve hemen yanında da Gazinosu vardı. Boğaz manzarası eşliğinde oturur çay içer, Zeki Müren’i, Neşe Karaböcek’i ve Sevim Tuna’yı dinlerdik. Burası artık Swissotel oldu, betonlaştı ve  varlıklıların düğünlerine ve toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Civardaki tüm ağaçlar kesildi. Doların yeşili, doğanın yeşiline bir kez daha mağlup etti.  Hemen sokağın başında İnönü Ailesinin tek katlı yeşil duvarlı bir evi vardır. Halen de orada. Mevhibe Hanım, parktaki çocukları eve çaya ve kurabiye atıştırmaya çağırırdı. Bu parka ülkesine uzun yıllar hizmet etmiş değerli İsmet İnönü’nün heykeli dikilecekti, hazırlandı ama  birden esrarengiz bir şekilde kayboldu. Ne oldu kimse anlamadı, 30 Aralık 1972’de bir depoda başsız olarak bulundu.

Ve “Taksim Anıtımız”

İstanbul’un sembolü olan bu heykel İtalya’da taş ile bronzdan titizlikle hazırlandı. Gemi ile İstanbul’a getirildi. İstiklal Savaşımızı anlatır, köylüsü, işçisi, öğrencisi, Nene Hatunu, Halime Çavuşu ile halkımızın bağımsızlık adına fedakarlık ve cesaretini simgeler. İsmet İnönü ile Fevzi Çakmak’ın yanında değerli Atatürk’ümüz, onun yanında da iki Rus Generali yer alır. Bu generaller Mihail Frunze (Kırgızistan‘ın başkenti Bişkek‘e onun şerefine “Frunze” adı verilmişti.) ve Kliment Voroşilov’dur. Bu jest Atamızın bir  vefa örneğidir. Soruyorum,  “Biz de olur ya Ruslara bir kızdığımızda bu heykeli yıkalım mı?”

Tarih anlatılmalı, sorulmalı, gerçekler bilinmeli ve geçmişten ders alınmalı!