Nilgün Marmara neden intihar etti? Ölümünün 34. yılında Nilgün Marmara’nın hüzünlü hayat hikayesi…

featured

Slyvia Plath’in yaşam yazgısını benimseyen, ‘Biliyorum, bir gün dayanamayacak küçük kalbim’ diyerek 29 yıllık hayatının ardında yazdıklarını bırakıp sessiz bir çığlığa gömülen, ‘dünyaya yaralı’ şair Nilgün Marmara, 34. ölüm yıldönümünde kendi dizeleriyle anılıyor.

NİLGÜN MARMARA KİMDİR?

Edebiyatımızın kadın şairlerinden Nilgün Marmara, 1958 yılında, Balkan göçmeni bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi.

Liseyi Kadıköy Maarif Koleji’nde okuyan Nilgün Marmara, ardından İstanbul Üniversite’nde Türk Dil ve Edebiyatı bölümüne başladı. Siyasi nedenlerden ötürü burada okula devam edemeyen Nilgün Marmara, tekrar sınava girip Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne geçti.

Boğaziçi’nde ünlü İngiliz yazar Sylvia Plath’in tezini yama kararı aldı. Sylvia Plath, manik-depresif tanısı konulan ve intiharı ile adını duyuran bir şairdi. Sylvia Path, henüz 31 yaşındayken, başını mutfakta fırının içine sokup hayatına son vermişti.

1982’DE KAĞAN ÖNAL İLE EVLENDİ

Nilgün Marmara, 1982’de Kağan Önal ile evlendi. Endüstri mühendisi olan Önal’ın işi gereği, Libya’ya taşındılar ve baskılardan dolayı bu ülkede fazla kalamadılar. Libya, Nilgün Marmara’nın zaten sıkıntılı olan psikolojisini derinden etkiledi.

Doktorlar, okuma-yazmaya son vermesini ve ilaçlarını aksatmamasını söyledilerse de, Nilgün Marmara, onları dinlemedi. Ruhsal sorunları giderek kötüleşti ve takvimler 13 Ekim 1987’yi gösterdiğinde, hayatını sonlandırma kararı aldı.

İNTİHAR MEKTUBU BIRAKTI

Nilgün Marmara, evinin balkonundan atlayarak intihar etti. Geride bıraktığı intihar mektubunda ise kısaca şunlar yazıyordu:

…Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini sorumlu, suçlu saymasın, çünkü suç yok, yalnızca ırmağın akışına bir müdahale söz konusu! Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu!…

…Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.

Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum…

ECE AYHAN, NİLGÜN MARMARA’YA SESLENDİ

İntiharının ardından Ece Ayhan, “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiirinde “Aldırma128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında…” mısralarıyla kendisine seslendi.

Ferda Erdinç, “üstü ağır oturaklı bir kadın, altı ayak parmakları birbirine bakan bir çocuktu”, Cemal Süreya 841. gün eserinde, “Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış, Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonra kişilik hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır bakışlarına çok güzel ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım otuzuna değmemişti daha… Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememişim. Bugün ortaya çıkıyor.” demiştir.

Cezmi Ersöz ise, ölümünün ardından “Kırk Yılda Bir Gibisin” adlı kitabı yazıp, kendisine ithaf etmiştir. Ayrıca Seyhan Erözçelik, Nilgün Marmara’nın intiharının ardından Nilgün’ün Göztaşı isimli şiiri yazmıştır.

İNTİHARINA İLİŞKİN TARTIŞMALAR

Nilgün Marmara’ın intihar etmediği, öldürüldüğü[6] ve Nilgün Marmara’nın ölümünde eşi Kağan Önal’ın ihmali olduğu söylenmiştir.

Kağan Önal, kendisine yöneltilen suçlamalara yönelik, “Oysa Nilgün’ün tedavi olması gerekiyordu ama o doktordan kaçıyordu. Doktor, geldiğinde evde olması gerekirken evde değildi. Doktor beklemişti. Gelince de konuştular… Doktor bana “İşiniz çok zor, tedavi olması lazım ama çok zeki ve kültürlü. Yani en zor vakalardan” demişti. Çünkü iyileşmesi için entelektüel faaliyetlerde bulunmaması gerekiyordu. İlacı dayayacaklar ve uyuşacaktı. Orta kültür ve zekalı durumlarda bu hastalık genelde 20’li yaşlarda ortaya çıkarmış, Lityum tedavisi ile başarılı olunurmuş. Ancak Nilgün bu tipte değildi. Tedavi olması, buna ikna olması, tedaviden memnun kalması hepsi ayrı bir dertti. Dolayısıyla tedavi olmadı. Öldüğü gün bana tedaviye tekrar başlayacağına dair söz vermişti.” şeklinde açıklamıştır.

GÜNLÜKLERİ YAYINLANDI

Nilgün Marmara’nın, ölümünün ardından basılan Kırmızı Kahverengi Defter isimli kitap büyük bir tartışma yarattı. Kitap, Nilgün Marmara’nın günlüklerini yayımladığını söylüyor olsa da Libya’da geçirdiği zamana dair tek alıntıyı “Kağan eteğine pis bir herif oldu, her gün barlarda sürtüyor.” şeklinde yapmıştı ve kitabın en büyük sorunu “baskının kesilip biçilme tarzı nedeniyle, Nilgün Marmara, ıstıraplar içinde, sadece ölümü ve arada da şiiri düşünen, asık suratlı, sinik ve sonuç olarak intiharından ibaret birisiymiş, yaşamamış, yani aslında intiharına kadar bayağı var olmamış biri gibi” sunmasıydı.

2016 yılında Everest Yayınları’nca Nilgün Marmara’nın arkasında bıraktığı “günlüklerinin ‘Kırmızı Kahverengi Defter’ adıyla izinsiz bir şekilde yayımlanmasından itibaren başlayan yanlış anlamalar, yersiz kuşkular, haksızlıklar, aşırı yorumlar silsilesine bir son vermek amacıyla eksiksiz olarak yayımlanan ‘Defterler’, Nilgün Marmara ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. ‘Defterler’ ile Nilgün Marmara adı etrafında dönen spekülasyonlar, yalan haberler, yanlış iftiralar sona eriyor. ‘Defterler’ gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak şimdiye kadar bilinenden, varsayılandan farklı bir Nilgün Marmara portresini de gözler önüne seriyor.” arka kapak yazısıyla günlüğün tıpkıbasımı da içerir şekliyle yayımlandı.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir