Kuruluş Osman dizisine KASDER’den Yavlak Arslan tepkisi!

featured

Atv’de yayınlanan ‘Kuruluş Osman’ dizisinde Çobanoğulları Beyi Muzaffereddin Yavlak Arslan’ı hiçte hak etmediği bir şekilde hainlik yapan, düşmanlarla işbirlikçi ve kumpas kuran bir bey figürü olarak gösterilmesi Kastamonuluları ayağa kaldırdı.

KASTAMONU’DAN HAİN ÇIKMAZ

Kastamonulular Dayanışma Derneği Başkanı Remzi Şen, yaptığı açıklamada “Şehitler ve Evliyalar Yurdu Kastamonu’dan hain çıkmaz. Tarih boyunca en fazla şehit veren memleketimizin toprağı ve suyu asırlar boyunca Şerife Bacı gibi, Halime Çavuş gibi, Enver Paşa, Fahrettin Kut Paşa gibi sayısız kahraman yetiştirmiştir.
Kuruluş Osman dizisinde tarihi gerçeklerin çarpıtılarak işlenmesi keyfi bir kurgudur ve maksadının dışına çıkmıştır.” dedi.

Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr.Cevdet Yakupoğlu, dizinin senaryosunu yazan senaristin yanlış kaynaklardan yola çıkarak araştırma yaptığını dile getirdi. Yıllarca Kastamonu, Karabük, Sinop, Bolu ve Zonguldak bölgelerine hükmeden Çobanoğulları’nın son beyi Muzafferddin Yavlak Arslan’ın ‘Kuruluş Osman’ dizisinde anlatıldığının tam aksine, halkını seven koruyan ve hükmettiği şehirlerin gelişmesi için çalıştığını ve de son derece hayır sever bir bey olduğunu açıkladı.

-YAVLAK ARSLAN HAİN DEĞİLDİ
Türkiye, Azerbaycan, Kırım ve İran Coğrafyası’nda Çobanoğulları Beyliğini başından sonuna kadar çok iyi araştırmış ve bu konuda ulusal ve uluslar arası yayınları olan Prof.Dr.Cevdet Yakupoğlu konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı; “Ülkemizde geçmiş yıllarda TRT ekranlarında Diriliş Ertuğrul olarak başlayan ve birkaç sezon süren tarihî dizinin devamı şeklinde, içinde bulunduğumuz sezonda özel bir televizyon kanalında ‘Kuruluş Osman’ adıyla yeni bir dizi yayına girmiştir. Söz konusu dizide son birkaç bölümdür bazı tarihî şahsiyetlerimizi küçük düşürücü ve hain ilan edici söylemlere, sahnelere yer verildiğine üzülerek şahitlik etmekteyiz.

Öncelikle şunu belirtmekte yarar vardır ki, son yıllarda ülkemizde aynı anda birden çok kanalda Türk tarihini anlatan ve onu yeni nesillere sevdirecek olan tarihî dizilerin gösterimi şahsımızı son derece memnun etmektedir. Bu tarz dizilerin yeni projelerle devamının gelmesini hararetle temenni etmekteyiz.
Ancak her ne sebeple olursa olsun, Türk tarihinde gerçekten yaşamış, tarihî kaynaklarda haklarında malumat bulunan şahsiyetlerimiz hakkında, dizilerde gerçek dışı bilgi ve görsel malzemenin kullanılması asla kabul edilemez. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında Anadolu’da yaşamış, faaliyet göstermiş devlet adamlarımız, bilginlerimiz, şairlerimiz, mutasavvıflarımız hepimizin ortak millî- tarihî değerleridir. Bunlar arasında ayrım yapmak, içlerinden birini yükseltmek ve yüceltmek uğruna diğerlerini hain ilan etmek, hiçbir tarihî bilgiyle, vicdani ve ahlaki tutumla bağdaşmaz.

Yukarıda sözü edilen Kuruluş Osman dizisinde son birkaç bölümdür (24-32. bölümler arası), Selçuklulara bağlı Çobanoğulları Uç Beylerbeyliği’nin son hükümdarlarından olan ve Anadolu Türk tarihine büyük hizmetleri bulunan Muzaffereddin Yavlak Arslan ile başında bulunduğu beyliği, dayanaksız bir biçimde karalanmakta, küçük düşürülmektedir.

-İZLEYİCİYE ÇOBANOĞULLARI VE KASTAMONU İLE İLGİLİ OLUMSUZ İMAJ YERLEŞTİRİLİYOR
Anadolu Türk tarihindeki varlığı, dönem kaynaklarıyla sabit olan ve en az Ertuğrul Gazi kadar önemli hizmetleri bulunan Yavlak Arslan hakkında dizide keyfi bir kurgunun uygulanması asla kabul edilemez. Dizide Kastamonu’nun adı ile Yavlak Arslan’ın ve sözde kız kardeşi Hazal Hatun’un isimleri birlikte zikredilerek izleyicinin zihinlerine Çobanoğulları Beyliği ve Kastamonu ile ilgili olumsuz imaj doğrudan yerleştirilmektedir. Şöyle ki malum dizide Yavlak Arslan ve Kayı (Osmanlı) obasına sözde gelin gönderilmiş olan kız kardeşi (Hazal Hatun), Kayı obası aleyhine her türlü hile ve entrikaya başvuran, suikastler düzenleyen, gizli cinayetler işleyen, Osman ve kardeşlerini öldürmek için her şeyi yapan, sözde eniştesi Dündar Bey’in kızına bile suikast tertip eden, Moğollarla işbirliği yapan ve Osman’la Moğolların arasını açan kötü karakterler olarak sunulmaktadır.

Bu bilgilerin hangi tarihî kaynaklardan alınmış olduğu doğrusu merak konusudur. Elbette ki hiçbir tarihî kaynakta bu bilgilere rastlanmamaktadır. Yavlak Arslan’ın Kayı obası üzerine dolaplar çevirmesi söz konusu olmayıp, bu obaya gelin giden bir kız kardeşinin varlığı da tarihen sabit değildir.

-DÖNEMİN KAYNAKLARI BELLİDİR
Ek olarak Yavlak Arslan’ın hayatını ele alan yerli – yabancı kaynakların sayısı ve içeriği zaten bellidir. Bunlar; Selçuklu tarihçilerinden İbn Bibi’nin el-Evâmiru’l-Alâiyye (Selçuknâme) ve Aksarayî’nin Müsameretü’l-Ahbâr isimli eserleri, Bizans tarihçisi Pachymeres’in kaleme aldığı Syngrafikai Historiai, Beylikler zamanında yazılmış Anonim Selçuknâme, Osmanlı hükümdarı II. Murad devrinde Yazıcızâde Ali’nin hazırladığı Tevârîh-i Âli Selçuk, Ebu’l-Hayr-ı Rûmî’nin yazdığı Saltuknâme, 1284 tarihli Farsça Gideros Fetihnâmesi ile Yavlak Arslan’ın münşisi (başkâtibi, dış işleri bakanı) Hasan el- Hoyî’nin bu hükümdar için hazırladığı İnşa Risaleleri (yazışma örnekleri)’dir.

Adı geçen bu kaynaklarda Yavlak Arslan’ın ve beyliğin kurucusu olan dedesi Emir Hüsameddin Çoban (Atabey Gazi)’ın hayatını aydınlatıcı kısa ama net bilgiler mevcuttur. Buna göre Hüsameddin Çoban, Selçuklu sultanı I. Alâaddin Keykubâd’ın emriyle Kastamonu’daki Çobanoğulları kuvvetlerinin ve Sinop’taki Selçuklu donanmasının başına geçerek Suğdak şehrini ve bütün Kırım’ı fethetmiş, Kıpçak Türklerini ve Rus kabilelerini yenerek Selçuklu devletine bağlamış, bölgede imar çalışmaları yürüttükten sonra başarıyla Kastamonu’ya dönmüştür (1223-1227). Hüsameddin Çoban aynı zamanda Kayı, Bayat ve Kıpçak gibi Türk boylarının başında Bizans akınlarında da ün kazanmış, devletinin yüzünü ağartmıştır.

-BÖLGEDE YAŞAYAN HRİSTİYANLARA DAHİ ZARAR VERMEMİŞTİR
Onun torunu Yavlak Arslan ise Kırım’dan Kastamonu’ya gelen Selçuklu şehzadesi Mesud’un Konya’da Selçuklu tahtına geçmesi sürecinde (1280-1284) her türlü desteği vererek devlet adamlığı görevini layıkıyla yapmıştır. Hatta Yavlak Arslan’ın oğlu Hoca Nâsreddin de Sultan II. Mesud’un maliye bakanlığına ve danışmanlığına getirilerek Konya’da ikamete başlamıştır. Aynı yıl (1284) Yavlak Arslan, Selçuklu sultanının izni ile Kastamonu’dan ordusuyla hareket ederek bugün Cide ilçe sınırları içinde kalan Gideros İkiz kalelerini Bizans’tan fethetmiş ve Selçuklu devletinin sınırlarını Karadeniz’in batı sahillerinde genişletmiştir. Bu fetih esnasında kaleden esir alınan masum hiçbir Hıristiyan vatandaşa da zarar vermediğini dönemin kaynağı açık olarak belirtmiştir.

-O’NUN DÖNEMİNDE KASTAMONU, BİLİM ADAMLARININ SIĞINAĞI OLMUŞTUR…
Yavlak Arslan, o çağın meşhur astronomi, coğrafya ve matematik âlimi Kutbeddin Şirazî’yi Kastamonu’da misafir etmiş; bu âlim, yazdığı kıymetli eserini Yavlak Arslan’a sunmuştur. Yine Azerbaycanlı bilgin Hasan el-Hoyî de Kastamonu’da ilim adamlarının sığınağı olarak kabul edilen Yavlak Arslan’ın hizmetinde uzun yıllar çalışmış ve bu şehirde iken yazdığı yedi ayrı eserini ona ithaf etmiştir. Dönemin meşhur ilim adamlarını yanında toplamak ve onları himaye etmek o çağda çoğu Selçuklu sultanına ve hatta Osman Bey’e bile nasip olmamıştır.

Yavlak Arslan, Çobanoğulları Beyliği’ni Selçuklulara bağlı olarak uzun yıllar başarı ile idare etmiştir. Nihayet Sultan II. Mesud’un kardeşi Şehzade Kılıç Arslan’ın Konya tahtını ele geçirmek için çıkardığı bir isyanda, kendisine destek vermeyi reddeden Yavlak Arslan, Kastamonu’da bu şehzade tarafından pusu kurularak öldürülmüştür (1291). Yavlak Arslan’ın oğullarından Ali Bey ise Bizans akınlarına devam etmiştir.
Sonuç olarak bilinen bütün kaynaklarda Yavlak Arslan’dan ve dedesi Emir Hüsameddin Çoban Bey’den her zaman övgü ile bahsedilmiş, devlete olan bağlılıklarının altı çizilmiştir.

-KIZ KARDEŞİ OBAYA GELİN BİLE GİTMEMİŞTİR
Yukarıda sıralanan bilgiler haricinde bu kaynaklarda Yavlak Arslan’ın Selçuklu devlet politikası haricinde ve kanun dışı olarak bir hadiseye bulaşması, hele hele Moğol casusluğu yapması, beylik olarak daha resmen kurulmamış olan Kayı (Osmanlı) obasına gitmesi, buralarda suikastler tertip etmesi, entrikalar çevirmesi, kız kardeşini bu obaya gelin göndermesi ile ilgili hiçbir bilgi veya imaya rastlanmaz. Bu suçlamaların tarihî realitelere ters düştüğü de zaten belli olmaktadır.

Esasen ilk beylik yılları olan 1280’li yıllarda ve hatta 1290’ların başlarında bile Osman Bey’in Çobanoğulları’na bağlı bir “Uc” savaşçısı olarak hizmet yürüttüğünü merhum Halil İnalcık hoca TDV. İslam Ansiklopedisi’nin “Osman I” maddesinde zikretmiştir. Bu noktada söz konusu dizide Yavlak Arslan’ın kendisine bağlı ve gaza ile meşgul olan bir Türkmen obasının aleyhinde davranış sergilediği sahnelerin yerine, bu kardeş obaya her türlü desteği vermesiyle ilgili kurgulara ağırlık verilmesi icap ederdi. Kuruluş Osman dizisinde ise Yavlak Arslan ve sözde kız kardeşine atfedilen eylemler, tarihî akışa ters düşecek şekilde ve gerçek dışı olarak işlenmiş, bu şekilde ilgili kanal yayın etiği ihlali gerçekleştirmiş ve maksadının dışına çıkmıştır.

-DİZİLER TARİHİN AKIŞINA TERS OLMAMALI
Tarihî dizilerde ve filmlerde elbette kurgu ve hayal gücü önemlidir, mutlaka kullanılmalıdır. Ancak bu kurgu esnasında kaynaklarca sabit olan tarihî konular değiştirilemez veya şahsiyetler haksız, yersiz şekilde zan altında bırakılamaz. Eğer buna göz yumulursa o zaman başka birileri de kendi isteğine göre ya da reyting uğruna Türk tarihinde istediği tahrifatı yapmaya kalkar. Mesela kurgu olsun ya da dikkat çeksin, heyecan uyandırsın diyerek bir filmde Osman Gazi’yi gizli bir Hıristiyan lider olarak anlatmak, ya da Ertuğrul Gazi’yi Haçlıların gizli bir casusu olarak göstermek cüretine sahip olabilir. Veya Sultan Fatih, İstanbul’u 60 yaşında beli bükük bir ihtiyar olarak fethetmiş, hatta Malazgirt Savaşı, yazın değil de kışın yapılmış gösterilebilir. Bütün bunlar ne denli abes ise ve tepki çekecekse aynı şekilde Yavlak Arslan’ı da amacına ulaşmak için hiçbir sınır tanımayan hain ve işbirlikçi göstermek o derece abes ve onur kırıcıdır.

-BÖLGEMİZDE DERİN ÜZÜNTÜYE NEDEN OLMUŞTUR
Malum dizide Yavlak Arslan’ın ve temsil ettiği Çobanoğulları Beyliği’nin bu durumlara düşürülmesi, pek tabiidir ki bu beyliğin egemenlik alanında bulunan Kastamonu- Safranbolu- Karabük- Bartın, Zonguldak ve Bolu gibi yörelere mensup vatandaşlarımız başta olmak üzere konuya duyarlı izleyiciler tarafından derin bir üzüntü ile karşılanmaktadır. Amacımız tarihî dizilere karşı olmak, ağır tenkitlerle engel çıkarmak değil; milli tarihimizin sağlam bilgilerle, özünü çarpıtmadan yeni nesillere aktarılmasını sağlamaktır.

Yapılan bu hatanın dizinin ilerleyen bölümlerinde telafi edileceğini umar, şahsî tercih kullanarak Türk tarihinin aslını saptırmaya sebep olmaya kimsenin hakkının olmadığını hatırlatırız.”

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir