Koronavirüs ile ticaretteki değişim

Koronavirüs öncesi ABD-Çin arasında başlayan ticaret savaşları nedeniyle hem küresel ticaret hem de küresel ekonomik büyüme beklentilerinde aşağı yönlü revizyonlar gelmişti.

Tam da ticaret savaşları konuşulurken ve Dünya Ticaret Örgütü’nün ticaret savaşları karşısındaki çaresizliği nedeniyle bu örgütün yeniden reforme edilmesi gerektiği konusunda sıcak gündem varken, koronavirüsün yayılması sonrasında küreselleşme tartışmaları da farklı bir noktaya taşınmış oldu.

Peki, koronavirüs ile berber birçok alanda öngörülen değişim küresel ticarette de kendisini hissettirecek mi?

Açıkçası, son dönemlerde ABD başkanı Trump tarafından sıklıkla dile getirilen küreselleşmenin sona erdiği yönündeki ifadeler yeni dönemde küreselleşme ile ilgili tartışmaları alevlendirecektir.

Koronavirüs salgını süresince ülkeler kendi ihtiyaçlarını, başta da zorunlu sağlık ekipmanlarını, karşılama konusunda ciddi zorluklar yaşadılar. Çünkü birçok gelişmiş ülke basit maske konusunda küresel tedarik zincirinin parçası değillerdi.

Diğer yandan, koronavirüs salgını döneminde bazı ülkeler kendi kendine yeterli olmak için zorunlu ihracat kısıtlamalarına gitmek zorunda kaldılar. AB üyesi ülkeler de dahil olmak üzere birçok ülke, başlangıçta yüz maskeleri gibi kişisel koruyucu ekipmanları için ihracat kısıtlamaları uyguladı.

Dolayısıyla, dünya ticaretinin serbestleşmesi için kurulan ve başlarda ülkeler arasındaki ihracat kısıtlamalarının ortadan kaldırılmasında önemli rolü olan Dünya Ticaret Örgütünün bile koronavirüs nedeniyle “temel ürünler” için ihracat kısıtlamalarına yönelik istisnalara izin vermesini önemli bir değişim olarak alabiliriz.

YENİ DÖNEMİN YENİ TRENDİ

Koronavirüs ile birlikte ülkeler başta sağlık ekipmanları olmak üzere acil olarak tedarik etmeleri gereken ürünlere erişemediklerinden, yeni dönemde her ülke kendi ihtiyaç duyduğu ürünleri belirli bir dönem için maliyeti daha yüksek de olsa üretmeye başlayacak.

Bunun için atılacak ilk adımın başta zorunlu sağlık ekipmanları için yüksek ithalat vergileri konularak iç üretimin teşvik edilmesi olabilecektir. Bunu esasen ekonomide bebek sanayi yaklaşımının farklı bir şekli olarak da alabiliriz. Yani devletler, ülke içerisinde üretilmeyen zorunlu ya da stratejik ürünlerin yerli üreticiler tarafından üretilebilmesi için bu üreticileri dış rekabete karşı koruyarak desteklemektedir. Dolayısıyla yerli üretici bebeklikten başlayarak kendi ayakları üzerinde duracağı süreye kadar desteklenmiş olmaktadır.

Koronavirüs salgınında artan ventilatör ihtiyacının karşılanması için yerli ventilatör üretiminde ihtiyaç duyulan parçaların artık Türkiye’de üretiliyor olması ve bunun desteklenmesi bu açıdan önemli.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki birçok parçası farklı ülkelerden tedarik edilen bazı sağlık ürünlerinin üretiminin tek ülke tarafından sağlanması birçok zorluğu da beraberinde getirecektir. Çünkü teknolojisi yüksek olan bazı ürünlerin her parçası hem düşük maliyetli hem de daha rekabetçi olması sebebiyle farklı ülkelerde üretiliyordu. Dolayısıyla, rekabetçi olmak ve bu piyasada kalıcı olmak üretim kadar önemlidir.

KÜRESELLEŞMENİN SONU MU?

1980 sonrası dönemde başlayan küreselleşme ve beraberinde artan dış ticaret birçok ülke ekonomisinde değişimin ve ekonomik büyümenin dolayısıyla kişi başı gelirindeki artışın yani zenginleşmenin kaynağı oldu. Ancak şu da var ki, üreten ve bu üretilen ürünleri ihraç eden ülkeler zenginleştikçe bu rekabete giremeyen ve herhangi bir avantajı ve üstünlüğü olmayan ülkeler de fakirleşti.

Ülkeler arasındaki kişi başı gelir farkı arttıkça arttı.

Bugün birçok Afrika ülkesinde artan fakirleşmeyi ve ülkeler arasındaki kişi başı gelir farkının giderek büyümesinin nedenlerini de burada aramak çok abartılı olmayacaktır.

Dolayısıyla, koronavirüs ile birlikte dış ticarette de kendini düzelten yani ayar verilen bir küreselleşme sürecinin yaşanacağını belirtmekte fayda var.


Bu yazı Yeni Şafak’ta yayınlanmıştır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir