Günümüz müzik piyasasında özellikle dijitalleşmenin getirdiği kimi zaman gereksiz kimi zaman da cuk oturan tarzların birbirine geçme halinde tarzların köküne sahip çıkarak müzik yapan isimler bulmak zor oluyor. Biraz ondan biraz bundan ortaya karışık çıkan eserler doğru düzgün yapıldığında tadından yenmiyor ancak iş çorba kıvamına geldiğinde uzak durmakta fayda var. Kök her zaman iyidir. İşte rock’ın köklerine sahip çıkarak bildiği yolda ilerleyen bir isim ilk albümü ‘Nedensiz Dünya’ ile karşımızda: Kerem Yeğinboy.
Müziğe çok erken, 13 yaşında kendi kendine gitar çalmayı öğrenerek başlayan İzmir doğumlu Yeğinboy işe epey kafa yormuş olmalı ki 3 ay sonra kendi rock – metal bestelerini yapmaya başlamış. Lisede enstrümantal bestelere ağırlık veren sanatçı bu sırada Türkçe ve İngilizce besteler yapmaya devam etmiş. Üniversitede ise bas gitar ve akustik gitara yönelmiş. Yine aynı yıllarda ‘zula’sında biriktirdiği bestelerini duyurmak için adımlar atmaya başlamış.
Kerem Yeğinboy’un albümü girizgahta belirttiğim gibi rock sound’una sonuna kadar sahip çıkıyor. Yerinde soloları, derin vokaliyle adım adım ilerleyen albüm genel olarak hayatla ilgili meseleleri, insansın kendisin konu ediyor. Sound’unda grunge’dan akustiğe uzanan bir yol var. Albümün en çok konuşulan şarkısı ise klibinde Hülya Avşar’ın rol aldığı ‘Yalanlar İçinde’. Ama kendisi Avşar’ın klibinde oynamasının şarkının önüne geçmeyeceğini düşünüyor. Yeğinboy’la albümünü konuştuk.
Müziğe nasıl ilgi duymaya başladın?
Müziğe olan ilgim ilkokulda, Pink Floyd, LedZeppelin, Quenn, Black Sabbath, Metallicadinleyerek başladı. Rock müziğe aşık olmuştum ve devam etti. Lise de ilk Metallica çalacağım diye gitara başladım. İlk basgitara başladım, sonra elektro gitara geçtim. Lise hazırlıkta, enstrümantal besteler yapmaya başladım ve zamanla gelişti.
İlk bestelerini üniversite yıllarında yapmaya başlamışsın. O zamana dek kimlerden etkilendin?
İlk sözleri üniversite de yazdım. Aranje ve beste yapmaya da üniversite de başladım. Enstrümantal bestelerden, sözlü müziğe geçişim üniversitede oldu. Üniversite yıllarında etkilerim ve dinlediklerim de gelişti ve değişti. Hayatımın bir dönemin de metal dinledikten sonra aniden rock ve alternatif rockdinlemeye başladım. Beni en çok etliyen 90’lar rockmüzik çağı oldu. Deftones, Nirvana, Seether, Silverchair, Mudhoney gibi grupların kirli çalışları ve tonları beni etkilemişti. Sözler kadar, tonlar ve ritimlerin de anlatası ve anlamı vardı benim için.
Albümün çıkış süreci nasıl geçti? Bestelerin hazır mıydı? Bu albüm için özel mi yaptın?
Bestelerim hazırdı. Bir arşivim vardı, hala var. Albüm için özel 3 beste var. Gerisi önceden vardı. Albüm benim aniden stüdyo kaydı yapmak istemem ve işi ciddiye almak istemem ile başladı. Ömer ile tanışmam ve kafalarımızın uyuşması da büyük bir etkendi.
Albümdeki şarkıların çoğu hayatı sorgulayan sözleri içeriyor. Biraz öfke de var. Bunu biraz açabilir misin?
Öfke var evet ama her zaman umut da var. Umut, hem müzik hem de sözler de var. Sözler bazen kendi ile çelişiyor, ritimlerde öyle. Özellikle, Zamansız Pencere, Ağıt, Yıldızlı Gece gibi şarkılar, hayattan daha büyük olan Doğa ile ilgili aslında. Doğayı kabullendiğimizde, en ağır konuların bile ne kadar doğal ve aslında güzel olduğu ile ilgili.
İzmir çıkışlı bir sanatçısın. İstanbul ‘müzik deniz’i sende çekinceler uyandırıyor mu?
İstanbul, kalabalık yerler beni hep yoruyor. Ama gerekirse İstanbul’da bulunmam gerekecek gibi duruyor.
Özellikle ‘Yalanlar İçinde’ çok dikkat çekti. Klipte Hülya Avşar’ın oynamasının ne kadar payı var bunda? Hülya Avşar gibi popüler bir figürün şarkının önüne geçeceğini düşündün mü?
Hülya Avşar, benim demolarımı dinleyip, bana yetenekli olduğumu söyleyen, işi bırakmamı ve buna odaklanmamı sağlayan insan, çok destek oldu bana, klip de oynaması en büyük destekti. Ben desteğine hayran kalmıştım , katmanlı kişiliği olan, oldukça ilginç, potansiyalli ve sevgi dolu bir insan olduğunu düşünmüştüm. Önüne geçmesi, geçmemesi gibi bir konu hiç açıkçası o sıra aklıma gelmemişti.