Eğitim önemli

Kovid-19 salgını tüm alanları olduğu gibi eğitimi de önemli ölçüde olumsuz etkiledi. Tüm dünyada yaşanan kısıtlamalar, okulların ve üniversitelerin kapanmasına dolayısıyla da eğitimde önemli kayıpların yaşanmasına neden oldu.

Normalleşmenin yaşandığı bu dönemde, okulların ve üniversitelerin Kovid-19 nedeniyle kapanması sonrasında yaşanılan eksikliklerin giderilmesi için

okulların ve üniversitelerin açılması eğitim açısından önemli olduğu gibi ekonomik ve sosyal açıdan da hayati derecede önemli.

EĞİTİM VE KALKINMA İLİŞKİSİ

Eğitimin birçok alanla ilişkisi olduğu gibi ekonomik kalkınma ile de arasında çok güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Eğitime daha fazla kaynak ayrılması, eğitimde niteliğin artması ve dolayısıyla nitelikli işgücünün artması, ekonomiler için başarı hikayesi yazılmasının önemli bir adımı olduğu tartışma götürmez.

Ayrıca, ülkelerin sahip olduğu GSYH, yani kişi başı gelir ile eğitime ayrılan ve araştırma-geliştirmeye (Ar-Ge) ayrılan kaynaklar arasında güçlü bir ilişki var. Dünya Bankasının yaptığı hesaplamaya göre, kişi başı geliri 12.535 dolardan yüksek olan ülkeler yüksek gelirli ülkeler olarak sınıflandırılmakta.

Yüksek gelirli ülkelerin eğitime ve Ar-Ge’ye ayırdıkları kaynakların miktarı orta gelirli ve düşük gelirli ülkelerde daha fazla.

Dolayısıyla, yüksek gelirli ülkeler grubu içerisine girebilmek yani ülke kişi başı gelirinin 12.535 dolardan yüksek olması, diğer bir ifadeyle, ülkenin zengin ülkeler içerisinde yer alması için eğitime (özellikle mesleki ve teknik eğitime) ve Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılması zorunlu.

MESLEKİ EĞİTİMİN ÖNEMİ

Türkiye’nin yıllarca konuştuğu ama hayata geçirmekte zorlandığı konulardan birisi de mesleki ve teknik eğitimdir. Şu bir gerçek ki, üniversitelerde yığılmayı önlemenin ve üniversite sonrasında iş bulmanın kolay yolu mesleki ve teknik eğitime daha çok önem verilmesidir.

Çünkü, mesleki ve teknik eğitimle ülke ekonomisi için gerekli olan ara değil “aranan” elemen ihtiyacı karşılanacak, istihdam artacak, yeni sektörlerin ortaya çıkmasına katkı sağlanacak ve giderek artan lise mezunlarının üniversite sınavlarına girmesi ve hazırlanması sebebiyle oluşturacağı yığılmanın da önüne geçilmiş olacaktır.

Son yıllarda meslek eğitimi mezunlarına olan ihtiyacın artması nedeniyle özellikle Organize Sanayi Bölgelerinde kurulan mesleki ve teknik lise mezunlarına olan talep arttı. Dolayısıyla bu liselerden mezun olanların kolay iş bulma imkânı ve aranan nitelikli işgücü olarak talep edilmeleri yeni model mesleki ve teknik liselere daha çok ihtiyaç olduğunu açıkça göstermekte.

Bu dönemde sanayi için aranan nitelikli işgünün nasıl karşılanacağının ve yetiştirileceğinin, üniversite-sanayi iş birliğinin nasıl gerçekleşeceğinin ve dolayısıyla eğitim-istihdam-kalkınma arasındaki güçlü iş birliğinin nasıl gerçekleşeceğinin cevabı, mesleki ve teknik eğitimde kat edilecek mesafe ve kararlılıkla uygulanacak politikalardır.

Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer’in özellikle mesleki ve teknik liseler konusundaki hassasiyetti ve bu alanda gerçekleştirdiği akademik çalışmalar, eğitimde yeni bir döneminin başlayacağını göstermektedir.

Zaten Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer’in de önemli katkılarda bulunduğu “Meslekî ve Teknik Eğitimde Güçlü Yarınlar İçin 2023 Vizyonu”, mesleki ve teknik liselerde gerçekleşecek olan bu dönüşümün belgesi niteliğinde.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir