Dört dizisiyle ekranda olan Gülseren Budayıcıoğlu, hastalarının hayatlarını ifşa mı ediyor? Camdaki Kız dizisiyle tartışmalar yeniden alevlendi…

featured

Psikolog ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Yaşanmış gerçek hikayeler” iddiası ile yazdığı kitaplarından uyarlanan diziler bu sezon ekranları kapladı. İlk olarak TV8’de Doğduğun Ev Kaderindir ile başlayan ekran serüveni daha sonra yine Acun’un TV8’inde Kırmızı Oda ile devam etti. Daha sonra ise TRT’de Masumlar Apartmanı ile zirve yaptı. Şimdi de Kanal D’de Camdaki Kız dizisi ile şöhretini sürdürüyor.

Dün İzzet Çapa attığı bir tweette “Camdaki Kız’ı izliyordum. Vazgeçtim. Bu kadar sıkıntının içinde Gülseren Budayıcıoğlu’nun hastalarının hastalıklarından artık daraldım gerçekten” diyerek tweet attı. Bunu üzerine aralarında Demet Akalın’ın da olduğu çoğu kişi bu görüşe destek verdi. Demet Akalın, Çapa’ya yanıt olarak “Ayy ayıp olmayacaksa ben de” diye yazdı.

Bir eleştiri de Cüneyt Özdemir’den

Cüneyt Özdemir İstanbullu Gelin, Kırmızı Oda, Camdaki Kız gibi dizilerin hikaye sahibi olan Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’na tepki gösterdi.

Son dönemde İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı Oda ve Camdaki Kız dizileriyle gündemde olan Dr. Gülseren Budayıcıoğlu zaman zaman tepkilerin de odağında yer alıyor.

Son olarak Cüneyt Özdemir Gülseren Budayıcıoğlu’na tepkisini sosyal medyadan gösterdi. Özdemir paylaşımında “Bir psikiyatrın hastalarının mahrem hikayelerini dinleyip bunları kitaplaştırıp bir de para karşılığı dizi olarak kanallara satmasında ‘etik’ bir mesele yok mu? Özel hayatın, hasta-doktor ilişkisinin ihlalini bir kenara koydum, zavallı hastalara bir telif veriyorlar mıdır?” dedi.

Cüneyt Özdemir’in bu paylaşımı pek çok takipçisi tarafından beğeni aldı.

Gülseren Budayıcıoğlu ifşa iddialarına yanıt vermişti

Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı dizileri, yayınlanmaya başladığı günden beri en çok konuşulan yapımlardan oldu. Bu dizilerin ortak noktası ise her ikisinin de Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarından uyarlanması. Diziler, izleyiciden beğeni ve övgü alsa da birçok psikolog ve psikiyatrist tarafından eleştirilmişti.

Birçok psikolog “Danışanların hayat hikayelerinin ticari kaygılarla öyküleştirilip sunulması fikri açıkçası bana pek uygun gelmiyor. Terapiye dair önemli unsurlardan biri de terapistin danışanına karşı nötr kalabilmesi, duygularını hissettirmemesidir”, “Terapistin kendisine acıdığını veya üzüldüğünü hisseden bir danışan için bu durum yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Buna karşın biz zaman zaman Kırmızı Oda dizisinde terapistin danışanına sarılması gibi durumlara şahit oluyoruz.” gibi sözlerle olaya tepki göstermişti.

Ancak Budayıcıoğlu, Ayşe Arman’la yağtığı bir röportajda “Mesela sizi, hastalarının mahremiyetini herkesle paylaşarak çıkar sağlamakla suçlayıp “gerçek hayat öyküleri” adı altında doktorluk etiğine, saygı duymamakla itham edenler oldu. Sizin yanıtınız nedir? Hakkınızda bu konuda açılmış bir dava var mı?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:

“-Hayır, tabii ki yok! Bunlar da yine yaralama amacıyla yazılan şeyler. Bir psikiyatrist hastasını ifşa eder mi? Bunu yapar mı? Yapabilir mi? Asla yapamaz! Ben de yapmam! Zaten bu tıp etiğine, insanlığa her bir şeye aykırı… Böyle saçma ve kötü niyetli bir suçlama olabilir mi? Yıllar evvel, ‘Madalyonun İçi’ kitabı ilk yayınlandığında, hastalarımın bir kısmı büyük bir panik yaşamıştı. “Aman Tanrım! Yoksa bizi de mi yazdı?” diye. Kitabı okuduktan sonra ise bana şöyle dediler: ‘Aşk olsun Hocam ya, bunca yıldır geliyorum, şu kadarcık da mı sizde hatırım yok, hiç bahsetmemişiniz benden! Alındım biraz!’ Halen ilişkide olduğum ya da yeni tanıştığım hastalarım hep, “Hocam, beni yazarsınız değil mi?” diyorlar. O kadar cesaretle söylüyorlar ki bunu. Çünkü artık şunu gördüler: Kimseyi ifşa etmek gibi bir niyet içinde değilim. Buna çok özen gösteriyorum, kitaplarımı okuyanlar bunu çok iyi bilir…”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir