Devlet Bahçeli eleştirisi yapanlar tek tek dövülüyor! Selçuk Özdağ MHP’yi suçladı…

featured

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu bugün (15 Ocak 2021 Cuma) 1,5 saat arayla saldırıya uğradı. Uğuroğlu’na saldırı düzenleyen 4 kişiden 3’ü yakalanırken, Özdağ’a saldıranların arandığı belirtildi. Saldırılar, eski AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Gelecek Partisi yöneticisi Selçuk Özdağ’ın, Yeniçağ gazetesini ziyareti sırasında dile getirdiği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik eleştirileri kaleme alan Orhan Uğuroğlu’nun yazısının yayımlanmasından iki gün sonraya rastladı. Eli kırılan, yaralandığı bölgeye 17 dikiş atılan Selçuk Özdağ; “Bahçeli’ye sorular sormuştum MHP yandaşları bana hakaretlerde bulundular. Bahçeli istediğini söyleyecek. Biz sorular sorduğumuz zaman bize sopalarla silahlarla saldıracaklar” diyerek saldırıdan MHP’yi sorumlu tuttu.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, bugün evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıya uğradı. Beş kişinin saldırısı sonucu elinden ve başından ciddi şekilde yaralanan ve 17 dikiş atılan Özdağ’ın tedavisi sürerken, saldırganların yakalanmasına yönelik çalışmaların devam ettiği açıklandı.

Özdağ’a düzenlenen saldırıdan 1,5 saat sonra Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu da evinin önünde saldırıya uğradı. Uğuroğlu’nun sağlık durumunun iyi olduğu belirtilirken, saldırıyı düzenleyen dört kişiden üçünün yakalandığı açıklandı.

Özdağ MHP’yi suçladı Saldırının ardından KRT’ye bağlanan Selçuk Özdağ, şunları söyledi: “Bahçeli’ye sorular sormuştum MHP yandaşları bana hakaretlerde bulundular. Bahçeli istediğini söyleyecek. Biz sorular sorduğumuz zaman bize sopalarla silahlarla saldıracaklar. Bu bir hukuk reformu… Doğru hukuk reformu yapacaklar. Ben buradan bunlara oy verenlere sesleniyorum. Dikişler var, elim kırık. Bunlarla boğuşmaktan. Boğuşmamış olsam, biz silahımızı çekmesek ateş etmesek belki de ölmüştüm. Susmayacağım, korkmayacağım. Gençleri de kimse kullanmasın, gençler kullandırtmayın kendinizi. Ben soru sordum 17-25 Aralık Bahçeli için ne ifade ediyor dedim.”

‘Eleştirenleri susturmanın yolu silah, sopa, hakaret’

“Selçuk Özdağ susmaz, Selçuk Özdağ ancak öldürürlerse susar. Aziz millete sesleniyorum, bunların hukuk reformu bu. Kendilerini eleştirenleri susturmanın yolu silah, sopa, hakaret, küfür… Bunları yapıyorlar. Ben 3 dönem milletvekilliği yaptım. Ben 5 sene ülkü ocaklarında çalıştım, 7 sene idamla yargılandım, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yardımcılığını yaptım. Bu saldırı demokrasi ayıbıdır. Türkiye’yi zorbalar ülkesi yapmayacağız. Burası orman kanunlarının geçerli olduğu bir ülke olmayacak. Sayın Cumhurbaşkanı bu failleri bulun. Ben hayatım boyunca hiçbir zaman korkmadım. Kenan Evren’den de korkmadım. Konuşmaya da devam edeceğim. Farklı şeyler de söyleyeceğim.”

‘Arkadan saldırdılar, şoförüm ateş edince korktular’

“Arabaya biniyordum bana arkadan saldırdılar. Onlarla boğuşmaya, yumruklaşmaya başladım. Bana hiçbir şey söylemediler. İki kişi bana silah doğrultmuştu. Şoförüme de silah doğrultmuştu. Şoförüm silahla ateş etmeye başlayınca korktular ve çekildiler. Milletimi uyandırmak istiyorum, uyarmak istiyorum. Aziz milletim uyanın.”

Özdağ’ın Bahçeli eleştirileri

Uğuroğlu, 13 Ocak’ta Yeniçağ’da yayımlanan yazısında Özdağ’ın, Bahçeli’ye yönelik eleştirilerini yazmıştı. Uğuroğlu, Özdağ’ın Yeniçağ’ı ziyareti sırasında dile getirdiği eleştirileri yansıtırken, “Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin güncel konulardaki açıklamalarına, ‘Sahi, 17-25 Aralık sizce nedir Sayın Devlet Bahçeli?”‘ diyerek çok sert tepki gösterdi” ifadesini kullanmıştı.

Özdağ da son dönemde Bahçeli’ye yönelik eleştirel sözleriyle gündeme gelmişti. Uğuroğlu, yazısında Özdağ’ın Bahçeli’ye yönelik olarak şu sözlerini köşesine taşımıştı:

“Sayın Devlet Bahçeli, taşıdığı tumturaklı sıfatların ağırlığı ve temsil ettiği mümtaz tabanı sayesinde ne söylediği ilgi çekenlerden biridir. Kendisine karşı muhataplık bu veçhe ile olup, sözlerinin ne mana içerdiğinin zaman ve mekâna göre değişmesi ise de ayrı bir muammadır.

Zat-ı âlileri, ‘2013 yılı Haziran ayında tırmanan Gezi Parkı şiddeti, 2014 yılında gerçekleşen 6-8 Ekim olayları, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren yeşeren hendek terörü, 15 Temmuz 2016’da vuku bulan FETÖ işgal denemesi ülkemizin mahvı için kurgulanan iç ve dış düşman saldırılarıdır’ diyerek tarihi gerçeklere bir atıf yapmış.

Merakımızı mucip kılan ise mesela, 17-25 Aralık olayları hakkında niçin tek bir söz dahi sarf etmediğidir.

Zira o günlerde çalışma odasındaki saati ’17-25’e sabitleyip o haftayı yolsuzluk haftası bile ilan etmişti. Hatta hesap sormaya yeminler etmiş, bugün hain ilan ettiği Can Dündar ile aynı saatin önünde röportaj bile yapmıştı. Uygun gördüklerini! terör destekçisi ilan ederken, dün ağza alınmayacak sözlerle itham edip suçladığı AK Parti ve Genel Başkanı’nın koltuğuna sığınınca söylenenler unutuluyor mu? Mesela bundan dolayı mı ki daha düne kadar ‘FETÖ’cü ve gayri milli’ itham ettikleri İYİ Parti’ye eve dönün çağrısı yapmaktadırlar.

Sayın Bahçeli o gün söylediklerini mi unuttu yoksa? Ya da dün söyledikleriniz mi doğru değildi, bugün söyledikleriniz mi doğru değil?

Bugün ‘… 2014 yılında gerçekleşen 6-8 Ekim olayları, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren yeşeren hendek terörü…’ diye sıraladığı olaylar esnasında Sayın Ahmet Davutoğlu hükümet kurma teklifi götürdüğünde Sayın Davutoğlu’na: ‘HDP ile kurun, CHP ile kurun’ diyerek güya olağanüstü bir devlet adamı profili çizmişti Zat-ı Alileri…! Bugün de “HDP kapatılsın” diyerek ne yapmak nereye varmak istemektedir! Madem HDP’nin bir an önce kapatılmasını istiyorsunuz, Siyasi Partiler Kanunu’na göre bu başvuruyu tek başınıza yapmanızda bir beis yok. – Elinizi tutan mı var? – Yoksa dert mi başka?

Ya da HDP’nin kapatılmasını istemek, gerçekten kapatılmış olmasından daha mı çok siyasi getiri sağlıyor? Memleket meselesi olduğunda mangalda kül bırakmayan Sayın Bahçeli esasen taşın altına elini koymaktan ziyade taşın altına elini koyan insanların gölgesinde, sorumluluk almadan yetkili olmaya çalışan, güç devşiren bir siyasetçidir. Tıpkı Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde Öcalan’ı kurtarmak için idam cezasını kaldıran yasal düzenlemeye sessiz kalarak zımni destek verdiği gibi. Akabinde 57. Hükümet ortaklığında Öcalan ile İmralı da devam eden müzakerelerde sessiz kaldığı gibi. ‘FETÖ neyse Selahattin Demirtaş da odur’ diyen Sayın Bahçeli, seçimlerde Abdullah-Osman Öcalan kardeşlerden destek istenmesini meşru mu görmektedir? Mesela, Abdullah- Osman Öcalan kardeşler size göre kimdir Sayın Bahçeli?

Çin zulmü altında soykırıma uğrayan Uygur Türkleri için çıkıp yeri göğü inleten o gür sesi ile bu kardeşlerimizin yanında durduğuna, sahip çıktığına da bir türlü şahit olamadık.

Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden bir siyasetçi, Uygur Türklerine uygulanan zulüm ve soykırım karşısında, Rus sevdalısı Çin aşığı Aydınlıkçı Perinçekgillerden azade nasıl bir siyasi argümanının olduğunu bu millete izah etmek zorundadır…

ABD’deki Kongre işgali ile Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olayların aynı döneme denk gelmesinin dikkat çekici olduğunu ve tek kaynaktan beslendiğini iddia eden Sayın Bahçeli’ye bahse konu ilgili şahsı o tarihte rektör atayanın ‘iri ortağı’ olduğunu hatırlatırım.

Son olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ABD’deki kongre baskınından ilham aldıklarını söyleyen Sayın Bahçeli’ye, bu baskını Trump’ı destekleyenlerin kahir ekseriyetle AKP yöneticileri ile yandaşlarının olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Sahi 17-25 Aralık sizce nedir Sayın Devlet Bahçeli?”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir