Çare Lütfi Elvan mı? İşte ekonomistlerin yorumları…

featured

Ekonomi yönetiminde hafta sonundan bu yana yaşanan gelişmeler nedeniyle yeni bir dönem başladı. Önce Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal gece yarısı yayımlanan kararla görevden alındı. Yerine Berat Albayrak’tan önce Maliye Bakanlığı yapan Naci Ağbal getirildi.

Böylece partili bir isim ilk kez Merkez Bankası Başkanlığı’na atandı. Henüz Merkez Bankası Başkanlığı koltuğunda yaşanan değişimin yankıları dinmemişken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Instagram hesabından ‘sağlık sorunlarını’ gerekçe göstererek istifa ettiğini duyurdu.

Bu beklenmedik istifa kararı piyasalarda olumlu karşılandı ve dolar kuru haftanın ilk işlem gününde 8,50 lira seviyesinden düşerek 8’i zorladı. İktidarın 24 saatlik sessizliğinde Türk Lirası yüzde 5 civarında değer kazandı.

Resmi Gazete’nin dün yayımlanan sayısında ise yeni Hazine ve Maliye Bakanı olarak Lütfi Elvan’ın ismi açıklandı. Bu kararın ardından dolar kuru yeniden yükselişe geçti. Ekonomistler, isimlerin değişmesinin bir çözüm olmadığı görüşünde.

AMAÇ SEÇMENİ KONSOLİDE ETMEK

Mustafa Sönmez: Kadro değişimleriyle dengelenemeyecek bir türbülans yaşayan Türkiye ekonomisi, temelde kurumsal devlet aklı yerine ‘tek adam aklı’nın yol açtığı sistemik sorunlarla boğuşuyor.

Erdoğan’ın faizleri düşük tutarak enflasyonu düşürme serüveni, 2018’den sonra problemleri büyüttü, yabancı yatırımcıları ürküttü ve yarattığı ağır işsizlik ve yoksullukla seçmen kitlesini hızla eritti. Şimdi Erdoğan’ın tek amacı, bu erimeyi toparlamak, seçmeni konsolide etmek.

FRENLEYEBİLİR ANCAK KRİZİ ÇÖZEMEZ

Uğur Gürses: Lütfi Elvan planlama kökenli ama makroekonomi kökenli değil. Daha çok maden dairesinde çalışmış. Geldiği bakanlık görevinde de daha çok bürokrasiyi çalıştıran bir işlevi olacak gibi görünüyor. Siyasi alandaki mevcut krizin ekonomik hasarlarını onarma kapasitesi olacağını sanmıyorum. Ayrıca ekonomi politikasının ana istikametini Erdoğan belirliyor. Elvan’ın siyasi inisiyatif kullanma alanı da yok. Tahminim, kriz yönetiminde daha kötüye gidişi frenleyebilir ancak krizi çözemez.

SORUNLARIN HEPSİ OLDUĞU YERDE DURUYOR

Cüneyt Akman: Bektaşi’ye iki şarap kupası verip hangisi daha iyi demişler. Birincisinden bir yudum almış, “Diğeri iyi” demiş. “Ama daha onu tatmadın” deyince “Bundan da kötü olamaz ya” demiş. Lütfü Elvan’ın görevlendirmesi hakkında yorumum Bektaşi Babası ile aynı. Bu konuyu tabi TCMB ataması ile birlikte ele almak gerekiyor. Şimdi daha kuvvetli bir Merkez yönetimi daha zayıf bir Hazine-Maliye yönetimi var. Naci Ağbal’ın ilk mesajı da piyasaların inanmaya hazır olduğu bir “normalleşme” iması içeriyordu. Aynı mesajı eski yönetim vermiş olsa hiç bir etkisi olmazdı. Değişim biraz bu gerçekten, biraz da AKP içindeki itişme kakışmalardan kaynaklı. Kısa vadede ekonomide olumlu bir gelişme -yine son anda saçma bir şeyler yapılmazsa- mümkün. Orta ve uzun vadede ise sorunların hepsi olduğu yerde duruyor. Dünya ve bölge ölçeğinde aşı ve Azerbaycan sulhu nedeniyle olumlu bir hava da var. Akıllıca kullanılırsa ekonomi için çok kısa vadeyi de aşacak bir soluk alma fırsatı gelir. Bu fırsat önemli ve doğru (bazen “yapısal” da deniyor; IMF/DB reçetelerini çağrıştırdığı için ben kullanmıyorum) dönüşümler için kullanılabilirse, üstelik olası bir krizi şimdilik savuşturmak mümkün. Peki böyle bir olumlu senaryonun ihtimali ne kadar? Mevcut rejiminin fıtratına aykırı çok sayıda varsayım içerdiğinden ne yazık ki bence pek az.

GERÇEKÇİ OLMAYA İHTİYAÇ VAR

Uğur Civelek: Albayrak’ın bu işi yapmadığına dair AKP içinde de ciddi eleştiriler vardı. Albayrak’ın gitmesindeki önemli faktörlerden biri şu; siyaset her yere girdi, sadece kısa vadeli öncelikleri oldu sonrasını düşünemedi.

Atanan Lütfi Elvan’ı piyasalar beğenmedi dün 8’e inen dolar kuru, bugün 8,30’lara çıktı. Öte yandan Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal’ın da bu koşullarda yapabileceği bir şey. 19 Kasım’a tarih verdi ama kurlar yukarıyı zorluyorsa ve faizleri yükseltmesi gerekirken yükseltemiyorsa hiçbir etkisi kalmaz. Bir kişinin iradesiyle Merkez Bankası Başkanı görevden alınamaması lazım. Bu işleyiş bizi muz cumhuriyeti yapıyor. Tabii paramızın değeri de etkileniyor bu durumda.

Piyasanın gerçekçi olmaya ihtiyacı var. Kişilerin değişmesi eğilimleri değiştirmez, sorunları çözmez. Ama belli ki birileri geçmişten ders almamış. Bu haftasonu yaşananların benzeri iki hafta sonra da yaşanabilir, neye güvenecek insanlar. Piyasa karar alma sürecine kırmızı kart gösteriyor.

19 KASIM’DA GÖRECEĞİZ

Yalçın Karatepe: Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda ya da ekonomi ile ilişkili başka bir kurumun başında kimin oturduğunun pek bir önemi yoktur. Çünkü hangi politikaların uygulanacağına karar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisidir. Erdoğan uygulanmakta olan politikalarda değişikliğe gitmediği sürece, kişilerin değişmesi bir anlam ifade etmez. Bu nedenle sorun kimin bakan olduğu değil, mevcut yönetim anlayışı ve ekonomik programdır. Erdoğan’ın pragmatik bir siyasetçi olduğunu unutmayalım. Ekonomi çok kötü gidiyor ve bunun faturasının da günün sonunda kendisine kesileceğini biliyor. Bu nedenle, göreve yeni gelenlere bir miktar alan açabilir. Eğer bu olursa, ilk göreceğimiz karar 19 Kasım’da yapılacak olan PPK toplantısı sonrası yüklü bir faiz artırımı olacaktır. Eğer bu olursa, Erdoğan’ın yeni bakan ve TCMB Başkanına bir hareket alanı açtığının ilk göstergesi olacaktır. Bekleyip göreceğiz.

ÇÖZÜM KİŞİLERDEN BAĞIMSIZ

Baki Demirel: Bence Türkiye’nin sorunlarının çözümü kişilerden bağımsız bir çaba gerektiriyor.

Hazine ve Maliyenin tek bir bakanlıkta birleştirilmesi bile başlı başına bir sorun. Çünkü ne yıllık bütçe konusunda ne de geleceğe ilişkin yol haritası oluşturacak makro plan konusunda belirsizlikler kalkmış değil.

Ekonominin ve maliyenin açık ve şeffaf bir yol haritası yokken isimlerin değişmesi sorun çözücü olmayacaktır. Diğer bir sorun ise hazine bütçesinin yükümlülük dolarizasyonunun artması. Bu hem dolarizasyonu beslemekte hem de hazineye ilave risk yüklemektedir. Bu durumdan çıkış çok kolay olmayacaktır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir