Boğaziçi rektörü Melih Bulu’dan LGBT açıklaması: “Yasadışı yayınların odada bulunması sonucu adaylık süreci sonlandırıldı”

featured

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu, Teknofest tanıtım toplantısına katıldı. Bulu burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Merak edilen konulardan birisi de LGBT kulübünün Boğaziçi Üniversitesi’nde kapatılması nedeni.

LGBT BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NİN ADAY KULÜPLERİNDEN BİRİYDİ

Bulu, “Bu konuda da çok soru geliyor. LGBT Boğaziçi Üniversitesi’nin aday kulüplerinden biriydi, 2 seneyi aşkın bir süredir de aday kulüptü. Kulüplerin aday süreçleri o kulüplerin gerçekten tanımlanan görevleri içinde kalıp kalmadıklarını, uyup uymadığı, başarılı bir şekilde yapıp yapmadıklarını izlediğimiz bir süreçtir. Normalde de 2 senede bir karar verir üniversite kulübün devamı ya da durdurulması ile ilgili. LGBT’de bu 2 sene geçmiştir. Üniversite yönetimi bu 2 sene geçmesine rağmen LGBT’nin resmi kulüp olmasına karar vermemiştir. Bunun üzerinde de 6 aydan daha fazla bir süre geçmiştir. Üniversite bu konuda bir onay vermemiştir. Bununla birlikte son olaylarda bu Kabe ile ilgili provokasyon ve daha sonrada LGBT’nin odasında yapılan aramalarda, resmi kurumlar tarafından böyle bir arma yapılma zorunluluğu oldu Kabe ile ilgili provokasyondan sonra. LGBT ile ilgili yasadışı yayınlarında odada bulunması sonucu adaylık süreci sonlandırılmak zorunluluğu oluşmuştur. Hikaye bundan ibaret” diye konuştu.

ÖĞRENCİLERİN ANNE VE BABALARINA TAVSİYE

Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin anne ve babalarına ise, “Anne ve babalara şunu söylemek isterim; bir kere öğrencilerin yani onların kızlarının, evlatlarının, oğullarının dersleri çok kıymetli. Eğitimleri çok kıymetli. Ama bununla birlikte üniversite onları hayata hazırlayan bir nokta. Bu noktada öğrencilerimizin sadece dersle değil, ders dışı faaliyetlerde de yer almaları çok kıymetli. Kulüpler de bunların olmazsa olmazı. Bunun dışında da birçok etkinliğe zaten katılıyorlar. Boğaziçi de belki bunun en iyi ekosistemlerinden bir tanesi. Sadece kulüpler değil, mesela girişimcilik ekosistemi, sanatla ilgili ekosistemlerimiz hepsi gerçekten çok iyi. Bu kapsamda öğrencilerimiz yani anne-babalara söyleyeceğim şey; öğrencileri de bu şekilde düşünmeleri gerekir diye öneriyorum. Ve Boğaziçi gerçekten bunu en güzel sunan üniversitelerden birisi ve bundan sonra da böyle olmaya devam edecek” dedi.

“ASLA İSTİFAYI DÜŞÜNMÜYORUM”

Prof. Dr. Bulu, “Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör olmak benim çok uzun süreden beri hayalimdi. Yıllar önce galiba 22 sene önce Siyaset Meydanı’nda Ali Kırca’ya ben zaten bunu ifade etmiştim. Bu dünyada şimdiye kadar birçok noktada birçok tecrübe kazandım. Ben bu tecrübelerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör olarak aktarma hayaliyle yaşadım çok uzun süredir. Şu anda bu noktaya geldiğim için bu hayalim gerçekleştiği için çok memnunum. Boğaziçi’nin paydaşlarıyla birlikte, mezunlarıyla, öğrencileriyle, hocalarıyla hatta etraftaki esnaflarıyla birlikte biz Boğaziçi Üniversitesi’ni çok daha iyi noktalara taşıyacağız. Boğaziçi evet bugün de çok iyi bir yerdedir. Ama gerçekten dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına sokma hedefim var. Ve bunu yapabileceğime inanıyorum 4 sene içerisinde. O yüzden de asla istifayı düşünmüyorum ve Boğaziçi’ni de ilk 100’e sokak için elimden geleni yapacağım” dedi.

İÇİŞLERİ BAKANI’NIN AÇIKLAMALARI

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Ben Bakan olduğum sürece rektörümüzün odasına girişe izin vermeyeceğim” açıklamasının sorulması üzerine Bulu, “Boğaziçi Üniversitesi’nde demokratik protesto kültürü her zaman vardır. Benden önceki rektör de belki bu kadar basına yansımadı ama benzeri protestolarla karşı karşıya kaldı. Ben de kalıyorum, ben buna çok saygı duyuyorum. Çünkü kesinlikle öğrencilerimizin, hocalarımızın, kendi düşüncelerini ifade etme özgürlüğü var. Şimdiye kadar da bunlarla ilgili en ufak bir karşı duruş göstermedim, göstermeyi de düşünmüyorum. Çünkü demokrasinin olmadığı, eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz. Mutlaka hepimizin hatası olabilir. Biz bu eleştirileri dinleyerek daha doğru uyguluyoruz. Ama burada demokrasi bir uzlaşma kültürü gerektirir. Yani ‘ya benim dediğim olacak, ya hiç’ mantığı doğru bir mantık değil. Demokrasi zaten buna izin vermez. O yüzden Sayın İçişleri Bakanına çok teşekkür ediyorum. Çünkü 1-0 mantığıyla gelen bir protesto eylemi varsa orada doğal olarak onun gerektiği bariyerlerin konulması gerekiyor. Abluka olayında olduğu gibi. Eğer siz rektörlüğü ablukaya alırsanız ‘ben senle konuşmayacağım, ben seni yok sayıyorum’ dediğiniz anda orada demokratik ilkeler maalesef çalışmıyor. İnşallah bundan sonra bu tip şeyler olmaz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. (DHA)

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir