Bipspor’dan arda kalanlar ve Türk spor medyasında büyük deprem

featured

Türk spor kamuoyu dün gece NTV’de Rıdvan Dilmen’in gündeme getirdiği konularla adeta çalkalandı.

Türk futbolunu dizayn etmek isteyenlerin bunu medya aracılığı ile nasıl ve ne şekilde yaptıklarından bahsetti. İddialar, suçlamalar yenilir yutulur cinsten değildi.

Oysa biz Rıdvan Dilmen’in dün gece söylediklerini 13 Kasım 2018 tarihinden Twitter’da bir flood halinde detaylı bir şekilde bahsettik. Gerçeklerin geçte olsa geniş bir kamuoyu tarafından fark edilmesi bir sporsever olarak bizleri mutlu etti.

Önce konuyu kısaca özetleyelim isterseniz.

Türkcell’in Bip uygulaması üzerinden Bipspor kuruldu. Sahibi futbol kamuoyunun yakından tanıdığı Serdar Güzelaydın’dı. Bipspor’u koordine etme, yazarlarını bulma, yayın politikasını belirleme görevi ise İbrahim Seten’indi. Yani Seten Bipsporun bir nevi beyniydi. Neredeyse bütün büyük gazetelerin, televizyonların spor müdürleri, önemli yazarları ve muhabirlerini bünyesinde topladı. Kısa zamanda Bipspor, futbol dünyasının güçlü ve etkili bir figürü olarak karşımıza çıktı.

Bütün transfer haberleri ilk önce buraya servis ediliyor, önemli haberler ilk buradan yayınlanıyordu. Öyle ki, gazete müdürleri bu konuda bir sıkıntı duymuyor, bağlı bulundukları kurumlara karşı sorumluluklarını hiçe sayma konusunda herhangi bir sıkıntı duymuyorlardı.

Peki hangi spor müdürleri bu yapının içindeydi?

TRTSPOR: Ersin Düzen

HaberTürk: Halil Özer

Hürriyet: Mehmet Arslan

Milliyet: Tayfun Bayındır

GazeteVatan: İbrahim Seten

Beyaz TV: Ertem Şener

Aspor: Serkan Korkmaz

Fotomaç: Zeki Uzundurukan

Sabah: Murat Özbostan

Ahmet Çakar, Sinan Engin, Turgay Demir, Serdar Ali Çeliker, Uğur Karakullukçu, Gökhan Dinç, Haluk Yürekli. Şimdilik aklıma gelen bunlar. Daha kim kaldı dediğinizi duyar gibiyim.

Önemli bir güç ve çekim merkeziydi. Bütün algılara diledikleri gibi yön verebiliyor, bu sistemin dışında kalmayı tercih edenleri çeşitli yollar ile sindirebiliyorlardı. Kendilerine yakın kulüp yöneticilerini parlatıyor, mesafeli duranlara ise adeta kabus gibi çöküyorlardı. İş her geçen gün can sıkıcı bir noktaya doğru gidiyordu.

Şenol Güneş’e sonunda isyan ettiren, Beşiktaş’ın geriletilmesi konusunda ciddi bir uğraş sarf eden, kulüplerin iç işleyişine dolaylı olarak müdahale etme cüretini gösteren bu yapıydı. Bu tutum ve davranışları her geçen gün ciddi rahatsızlık yaratıyordu.

Bu düzene ilk isyan eden ve bayrak açan Fenerbahçe kulüp başkanı Ali Koç oldu.

Ali Koç gibi bu ülkenin güçlü bir figürü ve büyük bir kulübün başkanı olması onlar için bir mana taşımıyor, kolaylıkla hedef alabiliyorlardı.

Dün Rıdvan Dilmen’in değinmediği önemli olaylardan birisi, Tudor’un istifasından sonra Fatih Terim’in Galatasaray’a ne şekilde geldiğiydi.

Dönemin Galatasaray kulüp başkanı, Fatih Terim’i ikna için Bipspor’un sahibi Serdar Güzelaydın’dan yardım istemişti. Güzelaydın, kendi beyanına göre birkaç dakikada Terim’i ikna etmiş ve Galatasaray’ın başına geçmesini sağlamıştı. Buna karşılık olarak Serdar Güzelaydın Galatasaray A.Ş. yöneticisi oldu.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken aynı zamanda Galatasaray kulübü kongresi yaklaşıyordu. Güzelaydın’ın bu şekilde yönetici yapılması Galatasaray camiasında ciddi rahatsızlığa sebep oldu ve kongrede söz alan kulüp üyeleri bu konudaki rahatsızlıklarını açık bir şekilde ifade ettiler. Bu durum adeta Galatasaray kongresinin seyrini değiştirdi.

Hiç şans tanınmayan Mustafa Cengiz’in seçimi kazanmasındaki önemli etkenlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Mustafa Cengiz başkan olunca orada kalamayacağını anlayan Güzelaydın Galatasaray A.Ş deki görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Güzelaydın’ın Galatasaray’daki kısa macerası bu şekilde son buldu.

Ocak 2018’de umduğunu bulamayan bu oluşum bu sefer Mayıs 2018’de olağan kongrede şansını bir kere daha denedi. Dursun Özbek için yapılan PR çalışmalarının neredeyse her gün medyada yer almasına, başta Galatasaray camiasının önde gelen isimlerinden Fatih Altaylı olmak üzere çok ciddi tepkiler geldi. Bu faaliyetler ters tepti ve Dursun Özbek daha farklı oyla mağlup olmasına sebebiyet verdi.

Bu yapıya pabuç bırakmayan Fenerbahçe’de Başkan Ali Koç, Galatasaray’da ise kongre üyeleri vardı ve önemli oranda başarılı da oldular.  

Ama maalesef aynı durum Beşiktaş için geçerli değildi. Neredeyse her gün Şenol Güneş yıpratılıyor, oyuncuların motivesini bozacak haberler servis ediliyordu. Bu durumda bir şey yapmak şöyle dursun, bu gurubun önemli isimleri ile birlikte tatil, özel uçaklarla seyahat fotoğrafları sosyal medyaya düşüyor; kulübü için adeta savaş veren Beşiktaş taraftarı adeta yüz üstü bırakılıyordu.

Bütün bu olaylar kamuoyunu ciddi anlamda rahatsız etti. Buna paralel olarak ülkemizin önemli kuruluşlarından birisi olan Türkcell bu işin sürdürülmesinin mümkün olmadığını gördü ve 2019 Haziran’da Bipspor’u kapattı.

Evet pratikte bu iş bitti ama burada görev alan spor müdürleri medyadaki konumlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Umarım meslek ahlakını çiğneyen bu isimler Türk spor medyasından el çektirirler.

Doğrular belki yavaş anlaşılır ama eninde sonunda anlaşılıp, adalet ile bütünleşip, doğruya ödül, eğriye ceza olur.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir