Antalya’nın geçmişe açılan kapısı ‘Kaleiçi’

featured

Turizmin başkenti Antalya’nın kalbi Kaleiçi, Hadrianus Kapısı, Yivli Minare, Kesik Minare, surlar, mevlevihane, müzeler ve eski evleriyle dar sokaklarını arşınlayan gezginleri geçmişe yolculuğa çıkarıyor.

Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden olan, antik çağlardan itibaren tarihe tanıklık eden ve her yıl 10 milyondan fazla turiste ev sahipliği yapan Antalya, barındırdığı arkeolojik ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor.

Antalya’nın en çok ilgi çeken yerleşimi ise Rum, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan evleri, daracık sokakları ile ziyaretçilerini tarih yolculuğuna çıkaran Kaleiçi.

Yat limanını hilal gibi saran Kaleiçi’ne kale kapısından giren turistler, Yivli Minare’yi görerek başladıkları turda, 650 yıllık mevlevihane, kentteki ilk cami olan kesik minare camii, surlar, Hadrianus kapısı (üç kapılar) ile büyüleniyor.

Sivil mimarlık örneği 356 ev bulunuyor

Korunması gereken 127 sur duvarı, burç, cami, mescit ve kuyu, 356 sivil mimarlık örneği ev, 93 bahçe ve 25 tabiat varlığının bulunduğu Kaleiçi, son yıllardaki çevre düzenlemesi ve restorasyon çalışmalarıyla Antalya’nın parlayan yıldızı oldu.

“Kaleiçi adeta bir zaman makinesi gibi”

Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Kaleiçi’nde yerleşmenin M.Ö. 4. yüzyılda başladığını söyledi.

Kaleiçi’nde mahalle hayatının neredeyse bittiğini ve buranın tamamen turistik bir merkez haline geldiğini anlatan Çevik, şunları belirtti:

“Türkiye şartlarında çok iyi korunan bir bölge. Son yıllarda Kaleiçi’ne yapılan yatırımlar bölgeli temiz ve güvenli hale getirdi. Kaleiçi, bizim için bir bilgi rezervi. Geçmiş bin yılların hepsini toplayan bir bilgi deposu. Burada nerede bir temel açsanız altında Roması, Helenistik’i, öncesi karşımıza çıkıyor. Kaleiçi, özel bir yer. Burada bir star ışığı var. Bunu her şehire söylemeyiz. Doğası, tarihi ve kültüründen bu ışığı alıyor. Müthiş bir mücevhere sahipmişiz gibi davranmamız gerekiyor. Kaleiçi’ne herhangi bir yerden girdiğinizde 15 dakikalık yürüyüşte adeta zaman tüneline giriyorsunuz. Bir sokaktaki kısa bir yürüyüşe binlerce yılı sığdırabiliyorsunuz. Kaleiçi adeta bir zaman makinesi gibi. Bunun değerini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bu bizim için bir emanettir, geçmiş bin yıllardan aldık, gelecek bin yıllara aktarmamız gerekiyor.”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir